meraklikoca40

Yıllık izinlerimizi almış, tatil yapmak için her yıl tercih ettiğimiz Antalya’nın sevimli bir sahil beldesine yola çıkmıştık. Tanga modasının yoğun olduğu bir dönemdi ve daha eşim yoldayken akıllara zarar görünüyordu. Beyaz kapri pantolonundan eğilince ve çok ince olduğu için yürürken gözüken tangası aklımı başımdan almaya yetmişti. Sutyensiz göğüslerini ise sadece boyundan bağlı sırtı açık bir bluzla örtüyordu.
Yol boyunca elleşe elleşe kalacağımız tatil köyüne ulaştık. Tatilimiz için seçtiğimiz yer her yıl defalarca gittiğimiz bir mekân olduğu için çok rahattık. Neredeyse personelin hepsi bizi hatırlıyor bizde pek çoğunu sima olarak ta olsa biliyorduk. Tabi kaldığımız yerin turistik yerlerinde de tanıdıklarımız çoktu. Bunlar bizi kesin hatırlayan gruptu daha önce bazıları ile akşam eğlence mekânların da ahbaplık etmişliğimiz vardı.
Akşama kadar havuz deniz takıldıktan sonra asıl tatil anlayışımıza yani gece eğlencesine hazırlanmaya başladık. Yazlık yer olunca elbette kıyafetlerde de fazla parçaya ihtiyaç kalmıyordu. Zaten gayet seksi geldiğimiz otelden gece çıkarken daha da abartılı olmuştuk. Eşim bu kez minicik eteği ve sutyeninin üstüne giydiği şeffaf gömleği ile harika görünüyordu. Topuklu terlikleri ise zaten uzun bacaklarını daha da uzun göstermişti.
Aydınlık ortamda gömlek kendini çok belli etmese de karanlıkta özellikle spot ve neon ışığı altında sadece sutyeni gösterir durumdaydı.
Gündüz restaurant gece bar olan mekânlarla doluydu yolun iki yanı. En kalabalık olanını seçip girdik. Üstü açık sadece pist olan ve barı kapalı bir dükkandı bu. Daha çok otellerdeki yabancı müşteriyi çekmeye çalışan yemek servisi de yapan bir mekandı. Masada duran kim bilir kaç liraya yazılan şarabı geri yollayıp, 2 şer bira istedik. Mekan güzeldi. Kapalı olmadığı için sıcak değildi en başta. Masalar dip dibe olsa da gene de hoş bir mekandı. İçkilerimizi içerken içeride müşteri değişmeye başladı. Daha önce masalarda oturan ve şarap içen grup kalkmış yerini daha çok gençler almıştı. Çoğu yabancı olan kızların yanında genelde o çevrede çalışan Türkler vardı. Gündüz ayarlamış akşam bara gelmişlerdi belli ki.
Saat ilerliyor biz ise içmeye devam ediyorduk. 12 olunca saat mekan birden müziği değiştirdi ve disko havasına girdi. Masalarda kıpırdanmalar başlayınca eşim de çıktı piste. Birden ortam sadece neon ışıklarına kalmış ve eşimin sutyeni ile minisi parıldamaya başlamıştı. Mekan dar olunca eşim hemen önümde dans ediyor. Bende oturduğum yerden onu izliyordum. İçki ve ortam kanımızı ısıtmış eşim ortamına kavuşunca danslarını abartmaya başlamıştı. Bir iki hanzonun asılmasına pas vermeyip dansına devam edince burası bize yaramaz diye düşünmeye başlamıştım. Eşim soluk soluğa masamıza döndü. Yanıma oturdu. Hemen dibimizdeki masada oturan Türk eşime harika dans ediyorsunuz diye bir iltifat yapıştırdı hemen. Arkadaşın yanında kendinden yaşça büyük 2 yabancı kadın vardı. İkisi de iri yarı ve çok da hoş kadınlar değildi.
Eşim masaya dönerek içmeye devam ederken. Yan masadan bir gül geldi. Turist kadınlar gül istemiş arkadaş bir tanede eşime almıştı. Eşim teşekkür edip sandalyesini biraz yaklaştırdı. Piste karşı bacak bacak üstüne atmış otururken bir yanda da yandaki arkadaşa cevap veriyordu umursamadan. 5 dakika da birde bana rapor veriyordu. Ne işmiş diyince, sahilde restaurantçıymış dedi, bunlarda müşterisi. Yalnız gelince çıkamamışlar dışarı rica etmişler o getirmiş ama işi yokmuş onlarla dedi. Yavaş yavaş bilgiler gelmeye başlamıştı. Aslen Ankaralı olan arkadaş burada iş kurmuş ve paraya para demiyordu. Keyfi yerindeydi. Çevre tanıdık olduğu için de rahattı. Eşim gene dans etmek için kalkınca bu kez ilgisi benden çok o masaya yönelmişti. Frikikler daha çok Ankaralıya veriliyor. Yanındaki kadınlarla hafiften dalga geçiyordu. Masadaki 2 kadın eşime uyuz olmuştu. Her hallerinden belliydi. Zaten az bir zaman sonra hesap istendi ve kalkmaya davrandılar. Ankaralı yarım saatte dönerim dedi eşimi
n kulağına. Beklerseniz sevinirim.
Eşim hiçbir şey demeden sadece bakarız demiş. Masadan kalkıp çıktılar.
Eşim kıvama gelmişti aslında. O kadar cilveyi Ankaralıyı beğenmese yapmazdı. Ankaralıda gayet kibar ve görgülü bir adama benziyordu. 8 biradan sonra cila niyetine de 2 sek votka atınca ikimizde de görüntü bulanmıştı. Hadi kalkalım dedim eşime daha bir de araba kullanacaktık. Tamam dedi eşimde kalkalım. Hesabı alıp kapıya çıktığımızda yanımızda bir Mercedes durdu. Ben önemsemeden karşıya geçerken eşim seslendi. Dönünce Ankaralıyı arabada gördüm. Eşimle camdan konuşurlarken yanlarına geldim. Selamlaştıktan sonra. Kalkmışsınız dedi. Bende yanınıza geliyordum ancak kurtuldum kadınlardan filan dedi. Eşim sarhoş sayılırız o yüzden kalktık. Eve gidecez saat de geç oldu dedi. Olur, mu ya dedi daha ortalık yeni şenleniyor. İsterseniz başka bir yere gidelim dedi. Eşim bana dönünce sen bilirsin dedim.
O zaman dedi 1 bira daha yaparız sonra gideriz dedi. Aynı yere girmek saçma olacaktı. Başka yere gidelim dedim ben. Tamam dedi. Eşim arabanın diğer tarafına dolanmış kapıyı açmıştı bile. Siz arabayla bizi takip edin o zaman dedi. Eşim onla gidiyordu yani. Hiç konuşmadığım birine eşimi al git demek saçmaydı. Kalsın araba dedim sen götür sonra alırız arabayı. Eşim öne ben arkaya geçtim. Konuşmaya başladılar. Eşim Ankaralıya dönmüş bacaklarını ona gösteriyordu zaten. Ben aradan bile eşimin hareketlerine deli olurken Ankaralı nasıl olmasındı. O çevrenin en pahalı yerine geldik. İçerisi pahalıydı tamam ama daha girişte para alıyordu inekler. Biz buraya sırf bu yüzden gelmemiştik. Kapıya yaklaşınca burası pahalı 1 bira için değmez dedim. Yok ya dedi o size pahalı bize beleş. Gerçekten de kapıda body guardla selamlaşıp içeri girdik. Ne iş dedim. Bu çevre esnafı birbirinden hesap almaz dedi. İyiymiş dedi eşimde. Mekan baya kalabalıktı. Platform üstünde dansçı kızlar salınıyor, aşağıda da turistler dağıtıyorlardı. Bir masaya geçtik, şu yüksek tabureli yuvarlak masalardandı bu. Eşim oraya çıkmaya çalışırken her şeyi gene gözler önündeydi. Birer votka alalım dedi. Sakat dedim biz zaten dumanız, daha da dağılırız. Yok ya dedi ben varım korkmayın. İyi bakalım dedik. Ben ve eşim kolalı tek votka istedik. Ben ayarlayayım bunlar şimdi turist işi getirir diye gitti. Dönünce elinde 2 büyük meşrubat bardağında enerjili votka vardı. Kola sıcakmış dedi. Bundan aldım. İyi dedik. Benimki sadece votkaydı. İspirtodan az hallice bir tadı vardı. Eşiminkine baktım onunki de sağlamdı ama enerjisi de iyiydi. Ankaralı habire tokuşturuyor, ya iyi ki sizi gördüm yoksa gecem rezil olmuştu. Kadınlardan zor kurtuldum seni görünce canları sıkılıp kalktılar diyordu. Zorlamayla da olsa içkiler bitti. Hemen uzadı aynısından 2 daha geldi. Onları içerken eşim dans edelim dedi. Enerji iyi gelmişti ona. Uykusu dağılmış. Kafası iyi olsa da yorgunluk gitmişti. Ben buradayım siz gidin dedim. Yakınımda olun da göreyim sizi. Korkma ya dedi yemem yengeyi. Yok dedim severim eşimi izlemeyi. Yoksa sorun değil dedim. İkisi pistte çıktı dans ediyor. Çevreye bakıp gülüşüyorlardı. Özellikle çamaşırlarıyla dans eden dansçı çok hoşlarına gitmişti. Onun dibinden ayrılmıyor. Eşim ona gaz verme bahanesiyle çığlıklar atıyordu.
1 er daha içki faslından sonra. Saat ilerlemiş mekan romantizme kavuşmuştu. Slow başlayınca eşim masaya geri dönmüş, of yoruldum valla ama eğlendim de diyordu. Ankaralı aa olmaz dedi gel dans edelim. Sanki ben masada yoktum. Hop dedim önce ben dans edecem. Tamam dedi Ankaralı ama sıramı kaynatmam. Eşimle piste çıktık. Hem dans ediyor hem de konuşuyorduk. Ankaralı çok kibar ve nazikti. Eşim sevmişti bunu. Eğlenmeyi de biliyor dedi. Biraz utangaç ama. Çok yanaşamıyor. Kaçamak bir iki elleme olduysa da korkuyor dedi. Ee dedim alışık değil bunlar yerli turiste, yabancı olsan çoktan işin bitmişti. Yapma be dedi eşim. O zaman kütüğü aldıralım ne yapalım. Bu konuşma tahrik etmişti ikimizi de. Pistte öpüşmeye başladık. Hem içki hem müzik hem öpüşme, tabi ellerimde durmuyordu. Karanlıktı nasıl olsa diye elimi kalçalarında gezdiriyordum. Eteği sıvanmış tangasının kenarını okşuyordum. Tam biz azmış dans ederken Ankaralı geldi. Şimdi kapatacaklar açıkta kalacam ben dedi. Bana ne bende dans edecem.
Tamam dedi eşim haklısın bu kadar dans yeter sıra sende. Ama dedim benim kadar iyi olma tamam mı dansta. Olmaz olmaz dedi eşim. Kibarcık o baksana.
Biraz yüzü asıldı Ankaralının. Sanırım sorarım ben sana dedi içinden. Ben masaya döndüm. O rahatsız koltuklara tırmandım. Eşimle Ankaralı pistte dans ediyordu. Dans ederken benden uzaklaşmaya başladıklarını fark ettim. Peşlerinden gidecek halim yoktu elbette. Ama gözden kaybetmiştim onları. Karanlık pistte arada görüyor sonra gene kaybediyordum. Bana doğru geldiklerini fark ettiğimde uzaklaşmayın yanımdan dedim. Başım dönüyor zaten. Birde sizi kovalayamam. Eşimin yüzü kızarmıştı birden fark ettim. Bu utanma değil zevk kızarmasıydı. Benden uzakta ama görüş mesafemde dansa devam ettiler ben hep eşimin yüzünü ve Ankaralının sırtını görüyordum. Hiç dönmeden dans ediyorlardı. Eşimin enerjisi de tükenmiş kendini Ankaralının kontrolüne bırakmıştı. Ben eşime işaret edince yavaşça yanıma geldiler. Ben wc ye gidecem dedim. Masaya bakın gelirim şimdi. Gidip elimi yüzümü yıkadım, biraz açıldım. Geri geldiğimde ikisi de gitmeye hazırdı. Eşim ayakta zor duruyordu. Ankaralı belinden sarılmış onu taşıyordu. Bende hiç oralı olmadan çıktık dışarı.
Arabaya gene eski düzen bindik. Ama eşim resmen dağılmıştı. Arabaya biner binmez wc diyince ikisi geri içeri gittiler ben kaldım arabada. Geri geldiklerinde eşim daha iyiydi. Yüzünü yıkamış, biraz ayılmıştı. Arabaya binince bu sefer üşüdüm dedi. Ankaralı klimayı açtı. Islandın ya ondan dedi. Kan akışın yavaşladı bence alkolden. Birazdan ısınırsın gene dedi. Sıcak hava bizi daha da duman etmişti. Eşim 10 dakika içinde bunaldım demeye başladı. Bizi arabaya bırakırsan iyi olur dedim. Yok, yok dedi eşim gezelim biraz şimdi eve gidersem uyuyamam zaten. Tamam dedi Ankaralı, nereye isterseniz ben varım. Dolaştır sadece dedi eşim biraz kıçımız konforlu araba görsün. Akşama kadar kuru sandalye de kaldık zaten.
Arabada dolaşıyor sıcaktan bunalmış bir halde fenalık geçiriyorduk. Eşim benden daha sıkıntılıydı. Ufluyor kıpırdanıp duruyordu. Ne oldu sana dedim arkadan. Ya sıktı bu beni dedi. Ne sıktı dedim. Sutyen dedi. Yara oldum sanırım. Güneşte yandım sanırım, saatlerdir hep aynı yere değince lastik acıttı. Takmasaydın bana ne dedim. Gevşet istersen dedi Ankaralı, aslında burası yazlık yer boşuna takmışsın ama madem taktın gevşet de rahatla dedi. Çıkartayım ben şunu dedi eşim. Ve hemen önden açmalı sutyenini 2 hareketle alı verdi üstünden. Karanlık yolda memeler meydana çok çıkmıyorsa da tekrar çarşı civarına girince vuran ışıklardan gömlek şeffaflaşmış memeler tamamen öne çıkmıştı. Süper oldun şimdi dedi Ankaralı. Sabahtan beri böyle olsaydın çok kalp krizi yaşatırdın sen. Eşim bunu beğenmişti. Sağıl dedi. Bir iki tur daha atınca aynı yerde ben sıkıldım. Dönmekten de başım dönmüştü zaten. Yerimden doğrulup öne yaklaşınca Ankaralının vitesin dibinden eşimin bacaklarını okşadığını gör
düm. Sıkıldım ben dedim ya bir yere gidelim ya da duralım döne döne bir hal oldum. Ne yapalım dedi eşime. Bence dedi eşim bir kahve filan olabilir. Olur dedi Ankaralı nereye isterseniz gidelim. Bir restaurant kapanmak üzereydi. Işıklar kapanmış personel çalışıyordu. Burası olur mu dedi. Nazım geçer burada kahve verirler. Olur dedik. Hemen önünde durduk. Eşim sutyeni eline alınca, gerek yok dedi Ankaralı. Mekan tanıdık kimse bir şey yapmaz. Hem 2 dakika da hava yaparım senle. Eşim bunu da sevmişti. O şekilde indik arabadan. Bahçe de rahat koltuklara oturduk. Armut koltukları bilirsiniz oturunca gömülürsünüz. 3. müzde oturunca bizde gömüldük. Eşimin etek iyice küçülmüş beyaz çamaşırı gözükmeye başlamıştı. Kahveler geldi. Garsonlar eşime baygın baygın bakıyor. Ankaralıya hürmet ediyorlardı. Kahve sırasında eşim Ankaralıya harika bir show sundu. Tam kalkarken senin dükkan nerede dedi eşim. Sahilde dedi. Benimki gündüz açık plajda müşteri olursa çalışan bir yer. Göstersene dedi eşim. Olur dedi zaten arabayı bıraktığımız yere de çok yakın. Tamam, o zaman diyip kalktık. Ankaralının mekana geldik. Sahilde camekanı bol bir yerdi. İçeri girdik. Işıkları açmadı. Müşteri gelir uğraşırız dedi. Gene büyük minderli cam kenarına oturduk her yer camekan olunca manzara harikaydı. Camı da açınca sahilde oturur gibiydik. Bu saatte sessiz olur ama sabah 8 de başlar hareket dedi. Birer bira aldı geldi. Biraları yudumlarken eşim oturduğu mindere destek yapıp yatar duruma geçti. Camdan manzaraya bakıyor ve içiyorduk. Ankaralı hemen karşısına geçti eşimin kaldırdığı bacakları eteği sıvamış çok davetkar bir manzara oluşmuştu. Eşim gelsene yanıma dedi. Ankaralı eşimin yanındaki mindere geçti. Eşim Ankaralının elini alıp bacaklarına koydu. Gömleğinin de düğmelerini açtı. Tülle kapanmış olan memeleri meydana çıktı. Ankaralı durumu anlamıştı. Bacaklardan hemen bacak arasına yöneldi. Sonrada başını eşimin bacak arasına soktu. Klasik tatil mekanı çapkını olarak yalamaya başladı. Eşimin tepkisinden çok başarılı olduğu belliydi. Yılan gibi kıvrılıyor Ankaralının sırtını sıkıyordu. Ankaralı eşimi 2 kez o şekilde boşaltıp ayağa kalktı. Ve soyunmaya başladı. Hızlıca soyunup yerini aldı. Eşim çıldırmış gibi inliyor, minderi parçalamaya çalışıyordu. Bense kendimden geçmiş bir halde izliyordum ikisini. Ankaralı tam boşalırken içinden çıkıp eşimin memelerine boşaldı. Eliyle de onları güzelce yaydı. Acıyan yerin kalmaz bak şimdi dedi. Eşim hala doymamış, hala istekliydi. Bana ağzına alır mı diye sordu. Eşim azgına almaktan hiç hoşlanmazdı, ama dedim seni uyandırır merak etme. Bunu duyan eşim hemen Ankaralıyı yatırıp göğsüne ters oturdu. Eliyle Ankaralıya masaja başladı. Taşaklarını sıkıyor, sikini elliyle yoğuruyordu. Ankaralı kalçası yüzüne dönük eşimi yukarı çekip yalamaya başladı. Eşim gene krizdeydi. Ankaralı yaladıkça eğiliyor sike daha çok yaklaşıyordu. Ankaralının alttan basıncıyla birazdan sikinin yanına yatmıştı kafası. Ağzına kafasına küçük bir
öpücük kondurup kendini yay gibi gerdi. Ve memelerinin arasına aldı siki. Hani şu İtalyan dedikleri mantıkla memeleri ile siki eziyordu. Ankaralı daha fazla dayanamayıp boşaldı. Eşim tamam yeter dedi. Çok ama çok yorulmuştu. Zorla da olsa toparlandı. Ankaralı bizi arabamıza bırakıncaya kadar yolda 1 posta daha parmakla eşimi boşalttı. Hava aydınlanırken arabayla kalacağımız yere varmıştık. Eşim bu adamlar yalama dersi alıyor galiba delirtiyorlar beni diyip öğlene kadar uyudu.

Gönderen: merakli

Seeker19723

Esin yasamin tadini cikarmayi iyi biliyor.