Oysaki Yaptığım Her Şey Bizim İçindi! 1. Bölüm - Serüvenci - Adult Forum - Türkçe Adult - Türk Amatör - Sex Hikayeleri - Türk Amatör Film - Adult-Sex-Arkadaş-Partner

**Why** · 16.Eylül.2015, 18:40

Oysaki Yaptığım Her Şey Bizim İçindi!

Bir insanın hayatı anında nasıl mahvolur? Nasıl çok mutluyken bir anda işler kötüye döner? Bunların hepsinin cevabını alacağınız bir yazı dizisine başlıyorum. Çok büyük bir yazı dizisi planlıyorum, uzun uzun ve detaylıca her şeyi anlatacağım. Garantisini vereyim böyle bir yazı daha önce okumamış olabilirsiniz. Sadece sex değil, çaresizlik, direnç, azim. Bunların hepsini göreceksiniz bu yazıda. Neyse yavaş yavaş başlayayım. Adım Kıvanç, şuan 30 yaşındayım ve Fransa’nın Paris şehrinde, şehirden biraz uzak lüks bir sitede ki müstakil iki katlı evimden bu yazıyı yazmaya başladım. Bu olayın başladığı zamanlar 25 yaşındaydım, bundan tam 5 sene öncesi. Askerlikten geleli çok olmamış, uzun boylu, çakı gibi bir delikanlıydım eskilerin tabiriyle. Hukuk okuyarak Avukat olmuş. İngilizce’yi üst seviyede, İspanyolca ve Almancayı da biraz konuşabilen gayet kültürlü ve bilgili birisiydim. İnsanlar tarafından gayet saygı gören biriydim. Aynı saygıyı da onlara ben gösterirdim. Eşim Nazlı ise Matematik öğretmeniydi. Benden 2 yaş küçük, 23 yaşında, mezun olmuş ve atanmayı bekleyen birisiydi. Askere gitmeden önce nişanlanmıştık ve Askerden gelir gelmez düğünü yapmayı planlıyorduk. Nazlı’yı anlatmak istiyorum size biraz. 165 boylarında, beyaz tenli, kumral düz saçları olan, boncuk gözlü, kiraz ufak dudakları olan, göğüsleri ortalama büyüklükte, fit vücutlu, yuvarlak dolgun kalçalı bir melekti. Hâlâ bu hatayı nasıl yaptığımı sorarım kendime. Bu hatayı nasıl yaptım da böyle melek gibi bir kızı elimden kaçırdım. Askerlik zamanlarıma geri döneyim biraz. Askerlikten izin almıyordum hiç, sonlarına doğru iznimi kullanacak ve düğün alışverişinde orada bulunacaktım. İzmir’de oturuyorduk o zamanlar. Askerliğimin bitmesine az bir süre kala 1 haftalık izin alarak ilk uçakla İzmir’e döndüm. Geleceğimi Nazlı’ya haber vermiştim ve o beni karşılamaya gelecekti. İç hatlar terminalinden işlemlerimi yaptırarak geçtim. Çıkışta Nazlı beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi ve gözleri doldu. Geldi koşarak ve boynuma sarıldı. O kadar içten bir sesle “Aşkım.” Dedi ki ben bile duygulanmıştım. Elimdeki valizi yere atarak bende ona sarıldım “Aşkım.” Dedim uzunca. Birkaç dakika sarıldı neredeyse daha sonra kollarımı sıkarak “Sen baya kas yapmışsın.” Dedi gülümseyerek. Öptüm dudaklarından “Çok çalıştırıyorlar aşkım.” Dedim. Çantamı yerden aldım ve sohbet ede ede çıktık havaalanının iç kısmından.

Dışarıya çıkınca “Taksi nerede?” dedim. Gülümsedi ve “Sürpriz.” Dedi. Ehliyet almıştı ve gülerek bana gösterdi. Sarıldım “Tebrik ederim aşkım. Hiç söylemedin bana ya sınavlara gireceğini.” Dedim. Gülümsedi ve “Sürpriz olsun istedim aşkım.” Dedi. Gülümsedim ve sarıldım bir daha “Çok sevindim aşkım. Ama arabayı ben kullanacağım.” Dedim. Birden yüzünü buruşturarak “Yaa. Ben kullanmak istiyorum.” Dedi. Bu arada çevik bir hamleyle aldım anahtarı “Hayır aşkım. Ben.” Dedim. Sinirli sinirli “Tamam be. Sen kullan.” Dedi. Gülümsedim ve öptüm dudaktan. Arabaya doğru ilerledik. Otoparkta arabayı bulduktan sonra bindik. Ben şöför koltuğuna, o da yanıma oturdu. Kapıları kapattıktan sonra birkaç saniye birbirimize baktık. Nazlı bana “Sürsene aşkım. Neyi bekliyorsun?” dedi. Gülümsedim “Aşkım. Askere gittiğimden beri yalnız kalamadık. Çok kötüyüm ya.” Diyerek fermuarımı açtım. Nazlı “Yuh Kıvanç. Cidden Yuh.” Dedi. Gülümsedim ve dudaktan öptüm “Ama aşkım çok kötüyüm ya.” Dedim. Nazlı gülümseyerek “Evliliğe az kaldı normalde istesem yapmam ama neyse artık. Askerdesin ağrı çekmeni istemem.” Dedi. Hafifçe eğildi ve fermuarın boşluğundan sikimi çıkarttı. Eline aldı biraz okşadıktan sonra yavaşça ağzına alarak emmeye başladı. Yavaş yavaş sonuna kadar ağzına alıyordu. Nazlı ile sevişiyorduk sadece, hiç birlikteliğimiz olmamıştı. Nazlı evleneceğimiz günü bekliyordu ve bende onun bu kararına saygı duyduğum için baskı yapmıyordum. Yavaş yavaş emmeye devam ederken altındaki mini kotun bel kısmından elimi soktum içeriye ve kalçalarını okşamaya başladım. Bir yandan da arabayı çalıştırdım ve yavaş yavaş sürmeye başladım. Nazlı emmeyi biraz hızlandırmış, dudakları sikimin üstünde gidip geldikçe iyice zevklenmeye başlamıştım. Nazlı elini taşaklarıma atarak oraları da okşamaya başladı bir yandan. Zevkten ölüyordum, aylardır zaten boşalamamıştım bile ve çok fena ağrım vardı. Daha fazla dayanamayacaktım. 5 dakika sonra “Boşalacağım aşkım.” Dedim. Nazlı ağzından çıkartmadı ve bende birkaç saniye içinde Nazlı’nın ağzına boşaldım. Nazlı sikimi ağzından çıkartmadan tüm döllerimi yuttu. Daha sonra kafasını kaldırdı gülümseyerek. Peçete aldı torpidodan ve ağzını sildikten sonra tekrardan sikimi ağzına alarak üstünde kalan spermleri temizledi. Daha sonra sikimi tekrardan yerine koyarak fermuarımı kapattı ve gülümsedi.

Bana bakarak “Oldu mu istediğiniz beyefendi?” dedi. Gülümsedim “Oldu. Hemde çok güzel oldu.” Dedim. Gülümseyerek “Rahatlamana sevindim aşkım.” Dedi. Sohbet ede ede eve kadar geldik. Arabadan indim ve daha eve varmadan kapının önünde karşıladılar beni. Öpmeler, sarılmalar falan derken baya mutlu olmuştum ailemi tekrardan görünce. Nazlı’nın Anne ve Babasıda gelmişti. Onlarında elini öpüp sarıldıktan sonra “Ben izninizle bir duş alıp geleyim.” Dedim. Bornozumu ve kıyafetlerimi aldıktan sonra duşa geçtim. Kapıyı kapattıktan sonra önce elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru eğildim. Yüzüme suyu vurduğum anda lavaboda kırmızı damlalar belirmeye başladı. “Kahretsin!” dedim kendi kendime. Kafamı kaldırıp aynaya bakmaya korkuyordum. Ama sonunda yaptım ve kafamı kaldırdığımda yine o şey olmuştu. Burnumdan kan gelmeye başlamıştı. Ne oluyordu böyle? Askere gitmeden önce başlamıştı.Nazlı da bu durumu çok kafasına takıyor ve “Askerde olursa mutlaka kontrole git.” Dedi. Askerde çok fazla olmamıştı ama bu son 1 haftada 4. defa oluyordu. Hemen burnumu yıkadıktan sonra duşa girdim. Duşumu aldım aklıma takmamaya çalışarak ama olmuyordu. Yine de aklıma geliyordu. Duştan çıktım, kurulanıp giyindikten sonra salona geçtim. Nazlı’ya hiçbir şeyden bahsetmemiştim. Nazlı ile her an birbirimizi rahatlatmaya çalışıyorduk. En ufak bir boşlukta öpüşmeler, sürtünmeler ve elleşmeler devam ediyordu. İzmirde ki 3. Günümdü. O gün düğün yeriyle anlaşmak için tekrardan gidecekti bizim aileler. Saat, yer, davetli sayısı, sandalye sayısı, ikramlar falan filan konuşulacak ve net bir fiyat çıkartılacaktı. Bizimkilere “Geldiğimden beri hep alışverişlerle uğraşıyoruz. Düğün yerine bizim gelmemize gerek yok. Oraya siz gitseniz de bizde Nazlı ile vakit geçirsek olur mu?” dedim. Bizimkiler kendi aralarında biraz konuştular ve “İyi bari tamam. Siz gidin dolaşın bugünlük.” Dediler. Gülümsedik ve teşekkür ettik bizimkilere. Hep birlikte evden çıktık. Arabaya doluştuk ve düğün salonuna bıraktım onları. Nazlı daha sonra yanıma geldi ve “Nereye gideceğiz aşkım?” dedi. Bende “Eve.” Dedim. Nazlı “Ne? Hani gezecektik?” dedi. Bende “Aşkım gezeriz. Vaktimiz var bundan sonra ama ben seninle yalnız uzunca vakit geçirmek istiyorum.” Dedim. Güldü ve omzuma hafifçe vurarak “Ne fırsatçısın var ya seen!!” dedi gülerek. Hızlıca eve doğru sürüyordum arabayı. Park ettim arabayı kenara bir yere ve hemen hızlıca Nazlı ile birlikte eve çıktık. Nazlı gülüyordu bu heyecanlı halime ama vaktimiz kısıtlıydı ve bende boşa bir saniye bile kaybetmek istemiyordum.

Evden içeriye girer girmez Nazlı’yı kucağıma aldım. Bacaklarını belime doladı ve öpüşe öpüşe yatak odama doğru ilerlemeye başladık. Odama girdim ve kapıyı kapattım. Arkadan da kilitledim erken bir basılma anına karşı. Nazlı’yı yatağa yatırdım ve üzerine çıktım ağırlığımı vermeden. Öpmeye başladım dudaklarından tekrardan, emiyordum dudaklarını çok canını yakmamaya çalışıyordum. Elimi yavaşça pantolonunun önüne götürdüm ve üstünden amıyla oynamaya başladım. Okşuyordum oraları ve Nazlı’nın iyice artıyordu nefes alışverişleri. Öpüşmeyi bıraktım ve Nazlı’nın üstündeki tişörtü attım hemen kenara. Siyah bir sütyeni vardı. Onu da çıkartıp kenara fırlattıktan sonra Nazlı’nın muhteşem göğüslerine yapıştım. Dimdik, dolgun göğüslerini emdikçe Nazlı zevk çığlıkları atıyordu. Elim bacak arasında duruyordu hâlâ ve ara ara okşuyordum. Nazlı artık zevkten kıvranmaya başlamıştı. İnlerken ve çığlıklar atarken arada “Aşkım. Harikasın.” Tarzı kelimeler söylüyordu. İnlemeleri artmaya başladı göğüs uçlarını ısırmaya başladığımda. Hafif hafif ısırıyordum canını yakmadan. Nazlı iyice kıvranmaya başlamıştı. Göğüslerini bıraktım ve yavaş yavaş karnına öpücükler kondurarak aşağıya doğru inmeye başladım. Pantolonunun düğmesini açıp yavaş yavaş çekerek çıkarttım. Siyah bir iç çamaşırı giymişti. Onu da tek elimle çekip çıkarttıktan sonra amına yumuldum hemen. Çok iyi yaladığımı söylerdi. Çok zevk aldığını da söylerdi ve zevk aldığını bildiğim için iyice hızlı ve istekli emmeye başlamıştım.Nazlı artık kendisini kontrol edemiyordu resmen. Çığlıklar atmaya başladı, ellerini saçlarımın arasında dolaştırıyordu. Emmeye devam ederken bir anda bıraktım ve tekrardan karnına doğru çıktığımda yine o olay oldu. Kan damlaları bu sefer kötü yerde bırakmıştı kendisini. Nazlı’nın karnına damlamaya başladı. Nazlı ilk başta ter sanıp bakmadı herhalde ama benim duraksadığımı görünce kafasını kaldırıp baktı ve bir çığlık attı. Yüzüne baktım. Nazlı ellerini hemen burnuma götürerek “Aşkım. Hani olmuyordu bunlar artık?” dedi. Hemen kalktı ve kapının kilidini açtı birlikte banyoya geçtik. Burnumu yıkadım ve daha sonra birlikte duşa girdik. Hemen yıkandıktan sonra kıyafetlerimizi giydik tekrardan. Nazlı elimden tutarak “Hiç itiraz istemiyorum doktora gidiyoruz.” Dedi.

Ne kadar dil döksem de tabi fayda etmedi ve mecburen doktora gittik. Sıramızı aldık ve beklemeye başladık. Sıra gelince doktorun odasına girdik birlikte. Hastalığımdan bahsettim. Tabii orada yalan söylemezdim ve gerçekleri söyledikçe Nazlı şaşırmaya devam ediyordu. Kanın en son bugün haricinde ne zaman olduğunu sorduğunda 3 gün önce olduğunu söyledim. Nazlı kendini tutamayarak “Neden bana söylemedin?” dedi. Bende “Nazlı bunu dışarıda tartışırız. Yeri değil şimdi.” Dedim. Doktor benden daha sonra birkaç tahlil ve film istedi. Odasından çıktık, önce tahlil için kan tahlil laboratuvarlarına doğru yürürken “Demek ilk geldiğin gün kanadı?” dedi. Bende “Evet.” Diyebildim sadece. Nazlı “Bana söyleyecek miydin?” dedi. Bende “Hayır. Ufak bir kanamaydı sadece.” Dedim. Nazlı kolumdan tutarak kendine çevirdi beni “Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun ya? Ya önemli bir şeyse?” dedi. Bende “Önemli bir şey olduğu kesinleşirse o zaman önemli bir şeymiş gibi davranırım. Ama o zamana kadar beni rahat bırak.” Dedim. Biraz ağır konuştuğumun farkına sonradan vardım. Nazlı’nın gözleri dolmuştu biraz. Kendimden ilk defa nefret etmiştim. Omzuna dokunduğum anda “Demek rahat kalmak istiyorsun?” dedi. Bende “O anlamda demek…” dediğimde “Yürü, hemen şu işleri halledelim.” Dedi lafımı keserek. Bir şey diyemedim ve devam ettik. Önce tahliller yapıldı, sonra da film çekildi ve sonuçlar doktora gönderilecekti. Bizim de başka işimiz kalmadığı için çıktık. Arabaya bindiğimde saçlarını okşamak için elimi uzattığımda “Yürü. Eve bırak beni.” Diyerek kafasını çekti. Sinirliydi bugün o yüzden üstüne gitmek istemiyordum ve arabayı sürmeye başladım. Onların evinin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum. Nazlı yüzüme baktı soğuk bir tavırla ve “Görüşürüz.” Dedi. Arabadan indi öpmeden ve bende arkasından bakakaldım. Kendimi toparlamam biraz uzun sürdü çünkü bu kadarını beklemiyordum. Kalan 4 gün boyunca alışverişlerin hiçbirine gelmedi birkaç neden bularak. Mesaj attım defalarca bir tanesine bile dönmedi. En sonunda otogara gittim. Askerliğimi yaptığım şehre bu sefer otobüsle gitmek istiyordum. Biraz düşünecek, kafamı toparlayacaktım bu sayede. O yüzden uçak yerine otobüsle gitmeyi tercih ettim. Ben bir arkadaşıma uğrayıp öyle otogara geçecektim. Beni uğurlamaya gelecekler ile orada buluşacaktık. Arkadaşıma gittim, biraz oturup sohbet ettikten sonra onunla da vedalaştım ve çantam elimde taksiyle otogara geçtim. Bizimkiler otobüsümün önünde bekliyorlardı. O an tamamen şok oldum. Çünkü gelenler arasında Nazlı yoktu. Gerçekten bu sefer biraz abartmıştı. Ağır bir kelime söylediğimi kabul ediyordum ama bu kadarı da fazla değil miydi? Herkesle vedalaştım. Nazlı’nın babası bana “Nazlı biraz hasta o yüzden gelemedi.” Dedi. Evet, eminim hastadır diye geçirdim içimden ve babasına “Sorun değil.” diyerek bindim otobüse. Duygularım, içimde kalanlar, acılarım ve düşüncelerim ile otobüs yolculuğuna başladım.

Evet arkadaşlar herkese merhaba. Uzun bir yazı dizisine başlıyorum. Umarım hep birlikte bu yazı dizisinin sonunu görebiliriz. Hayata dair büyük ders niteliğinde olacak yazı dizim yeri geldiğinde sizi eğlendirecek, yeri geldiğinde güldürecek, yeri geldiğinde şaşırtacak ve yeri geldiğinde de üzecek. Gerçekliği konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Uzun bir dönemi anlatacağım için sizlerden de destek bekliyorum. Yalnız olmadığımı bilirsem daha hırslı yazabilirim. Herkese iyi günler ve iyi okumalar.

**dusau** · 16.Eylül.2015, 21:33

güzel, devamını bekliyorum.

16.Eylül.2015, 18:40	#1
Why Yeni Üye Üyelik tarihi: 16.Eylül.2015 Mesajlar: 1 Thanks: 0 Thanked 1 Time in 1 Post	Oysaki Yaptığım Her Şey Bizim İçindi! 1. Bölüm Oysaki Yaptığım Her Şey Bizim İçindi! Bir insanın hayatı anında nasıl mahvolur? Nasıl çok mutluyken bir anda işler kötüye döner? Bunların hepsinin cevabını alacağınız bir yazı dizisine başlıyorum. Çok büyük bir yazı dizisi planlıyorum, uzun uzun ve detaylıca her şeyi anlatacağım. Garantisini vereyim böyle bir yazı daha önce okumamış olabilirsiniz. Sadece sex değil, çaresizlik, direnç, azim. Bunların hepsini göreceksiniz bu yazıda. Neyse yavaş yavaş başlayayım. Adım Kıvanç, şuan 30 yaşındayım ve Fransa’nın Paris şehrinde, şehirden biraz uzak lüks bir sitede ki müstakil iki katlı evimden bu yazıyı yazmaya başladım. Bu olayın başladığı zamanlar 25 yaşındaydım, bundan tam 5 sene öncesi. Askerlikten geleli çok olmamış, uzun boylu, çakı gibi bir delikanlıydım eskilerin tabiriyle. Hukuk okuyarak Avukat olmuş. İngilizce’yi üst seviyede, İspanyolca ve Almancayı da biraz konuşabilen gayet kültürlü ve bilgili birisiydim. İnsanlar tarafından gayet saygı gören biriydim. Aynı saygıyı da onlara ben gösterirdim. Eşim Nazlı ise Matematik öğretmeniydi. Benden 2 yaş küçük, 23 yaşında, mezun olmuş ve atanmayı bekleyen birisiydi. Askere gitmeden önce nişanlanmıştık ve Askerden gelir gelmez düğünü yapmayı planlıyorduk. Nazlı’yı anlatmak istiyorum size biraz. 165 boylarında, beyaz tenli, kumral düz saçları olan, boncuk gözlü, kiraz ufak dudakları olan, göğüsleri ortalama büyüklükte, fit vücutlu, yuvarlak dolgun kalçalı bir melekti. Hâlâ bu hatayı nasıl yaptığımı sorarım kendime. Bu hatayı nasıl yaptım da böyle melek gibi bir kızı elimden kaçırdım. Askerlik zamanlarıma geri döneyim biraz. Askerlikten izin almıyordum hiç, sonlarına doğru iznimi kullanacak ve düğün alışverişinde orada bulunacaktım. İzmir’de oturuyorduk o zamanlar. Askerliğimin bitmesine az bir süre kala 1 haftalık izin alarak ilk uçakla İzmir’e döndüm. Geleceğimi Nazlı’ya haber vermiştim ve o beni karşılamaya gelecekti. İç hatlar terminalinden işlemlerimi yaptırarak geçtim. Çıkışta Nazlı beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi ve gözleri doldu. Geldi koşarak ve boynuma sarıldı. O kadar içten bir sesle “Aşkım.” Dedi ki ben bile duygulanmıştım. Elimdeki valizi yere atarak bende ona sarıldım “Aşkım.” Dedim uzunca. Birkaç dakika sarıldı neredeyse daha sonra kollarımı sıkarak “Sen baya kas yapmışsın.” Dedi gülümseyerek. Öptüm dudaklarından “Çok çalıştırıyorlar aşkım.” Dedim. Çantamı yerden aldım ve sohbet ede ede çıktık havaalanının iç kısmından. Dışarıya çıkınca “Taksi nerede?” dedim. Gülümsedi ve “Sürpriz.” Dedi. Ehliyet almıştı ve gülerek bana gösterdi. Sarıldım “Tebrik ederim aşkım. Hiç söylemedin bana ya sınavlara gireceğini.” Dedim. Gülümsedi ve “Sürpriz olsun istedim aşkım.” Dedi. Gülümsedim ve sarıldım bir daha “Çok sevindim aşkım. Ama arabayı ben kullanacağım.” Dedim. Birden yüzünü buruşturarak “Yaa. Ben kullanmak istiyorum.” Dedi. Bu arada çevik bir hamleyle aldım anahtarı “Hayır aşkım. Ben.” Dedim. Sinirli sinirli “Tamam be. Sen kullan.” Dedi. Gülümsedim ve öptüm dudaktan. Arabaya doğru ilerledik. Otoparkta arabayı bulduktan sonra bindik. Ben şöför koltuğuna, o da yanıma oturdu. Kapıları kapattıktan sonra birkaç saniye birbirimize baktık. Nazlı bana “Sürsene aşkım. Neyi bekliyorsun?” dedi. Gülümsedim “Aşkım. Askere gittiğimden beri yalnız kalamadık. Çok kötüyüm ya.” Diyerek fermuarımı açtım. Nazlı “Yuh Kıvanç. Cidden Yuh.” Dedi. Gülümsedim ve dudaktan öptüm “Ama aşkım çok kötüyüm ya.” Dedim. Nazlı gülümseyerek “Evliliğe az kaldı normalde istesem yapmam ama neyse artık. Askerdesin ağrı çekmeni istemem.” Dedi. Hafifçe eğildi ve fermuarın boşluğundan sikimi çıkarttı. Eline aldı biraz okşadıktan sonra yavaşça ağzına alarak emmeye başladı. Yavaş yavaş sonuna kadar ağzına alıyordu. Nazlı ile sevişiyorduk sadece, hiç birlikteliğimiz olmamıştı. Nazlı evleneceğimiz günü bekliyordu ve bende onun bu kararına saygı duyduğum için baskı yapmıyordum. Yavaş yavaş emmeye devam ederken altındaki mini kotun bel kısmından elimi soktum içeriye ve kalçalarını okşamaya başladım. Bir yandan da arabayı çalıştırdım ve yavaş yavaş sürmeye başladım. Nazlı emmeyi biraz hızlandırmış, dudakları sikimin üstünde gidip geldikçe iyice zevklenmeye başlamıştım. Nazlı elini taşaklarıma atarak oraları da okşamaya başladı bir yandan. Zevkten ölüyordum, aylardır zaten boşalamamıştım bile ve çok fena ağrım vardı. Daha fazla dayanamayacaktım. 5 dakika sonra “Boşalacağım aşkım.” Dedim. Nazlı ağzından çıkartmadı ve bende birkaç saniye içinde Nazlı’nın ağzına boşaldım. Nazlı sikimi ağzından çıkartmadan tüm döllerimi yuttu. Daha sonra kafasını kaldırdı gülümseyerek. Peçete aldı torpidodan ve ağzını sildikten sonra tekrardan sikimi ağzına alarak üstünde kalan spermleri temizledi. Daha sonra sikimi tekrardan yerine koyarak fermuarımı kapattı ve gülümsedi. Bana bakarak “Oldu mu istediğiniz beyefendi?” dedi. Gülümsedim “Oldu. Hemde çok güzel oldu.” Dedim. Gülümseyerek “Rahatlamana sevindim aşkım.” Dedi. Sohbet ede ede eve kadar geldik. Arabadan indim ve daha eve varmadan kapının önünde karşıladılar beni. Öpmeler, sarılmalar falan derken baya mutlu olmuştum ailemi tekrardan görünce. Nazlı’nın Anne ve Babasıda gelmişti. Onlarında elini öpüp sarıldıktan sonra “Ben izninizle bir duş alıp geleyim.” Dedim. Bornozumu ve kıyafetlerimi aldıktan sonra duşa geçtim. Kapıyı kapattıktan sonra önce elimi yüzümü yıkamak için lavaboya doğru eğildim. Yüzüme suyu vurduğum anda lavaboda kırmızı damlalar belirmeye başladı. “Kahretsin!” dedim kendi kendime. Kafamı kaldırıp aynaya bakmaya korkuyordum. Ama sonunda yaptım ve kafamı kaldırdığımda yine o şey olmuştu. Burnumdan kan gelmeye başlamıştı. Ne oluyordu böyle? Askere gitmeden önce başlamıştı.Nazlı da bu durumu çok kafasına takıyor ve “Askerde olursa mutlaka kontrole git.” Dedi. Askerde çok fazla olmamıştı ama bu son 1 haftada 4. defa oluyordu. Hemen burnumu yıkadıktan sonra duşa girdim. Duşumu aldım aklıma takmamaya çalışarak ama olmuyordu. Yine de aklıma geliyordu. Duştan çıktım, kurulanıp giyindikten sonra salona geçtim. Nazlı’ya hiçbir şeyden bahsetmemiştim. Nazlı ile her an birbirimizi rahatlatmaya çalışıyorduk. En ufak bir boşlukta öpüşmeler, sürtünmeler ve elleşmeler devam ediyordu. İzmirde ki 3. Günümdü. O gün düğün yeriyle anlaşmak için tekrardan gidecekti bizim aileler. Saat, yer, davetli sayısı, sandalye sayısı, ikramlar falan filan konuşulacak ve net bir fiyat çıkartılacaktı. Bizimkilere “Geldiğimden beri hep alışverişlerle uğraşıyoruz. Düğün yerine bizim gelmemize gerek yok. Oraya siz gitseniz de bizde Nazlı ile vakit geçirsek olur mu?” dedim. Bizimkiler kendi aralarında biraz konuştular ve “İyi bari tamam. Siz gidin dolaşın bugünlük.” Dediler. Gülümsedik ve teşekkür ettik bizimkilere. Hep birlikte evden çıktık. Arabaya doluştuk ve düğün salonuna bıraktım onları. Nazlı daha sonra yanıma geldi ve “Nereye gideceğiz aşkım?” dedi. Bende “Eve.” Dedim. Nazlı “Ne? Hani gezecektik?” dedi. Bende “Aşkım gezeriz. Vaktimiz var bundan sonra ama ben seninle yalnız uzunca vakit geçirmek istiyorum.” Dedim. Güldü ve omzuma hafifçe vurarak “Ne fırsatçısın var ya seen!!” dedi gülerek. Hızlıca eve doğru sürüyordum arabayı. Park ettim arabayı kenara bir yere ve hemen hızlıca Nazlı ile birlikte eve çıktık. Nazlı gülüyordu bu heyecanlı halime ama vaktimiz kısıtlıydı ve bende boşa bir saniye bile kaybetmek istemiyordum. Evden içeriye girer girmez Nazlı’yı kucağıma aldım. Bacaklarını belime doladı ve öpüşe öpüşe yatak odama doğru ilerlemeye başladık. Odama girdim ve kapıyı kapattım. Arkadan da kilitledim erken bir basılma anına karşı. Nazlı’yı yatağa yatırdım ve üzerine çıktım ağırlığımı vermeden. Öpmeye başladım dudaklarından tekrardan, emiyordum dudaklarını çok canını yakmamaya çalışıyordum. Elimi yavaşça pantolonunun önüne götürdüm ve üstünden amıyla oynamaya başladım. Okşuyordum oraları ve Nazlı’nın iyice artıyordu nefes alışverişleri. Öpüşmeyi bıraktım ve Nazlı’nın üstündeki tişörtü attım hemen kenara. Siyah bir sütyeni vardı. Onu da çıkartıp kenara fırlattıktan sonra Nazlı’nın muhteşem göğüslerine yapıştım. Dimdik, dolgun göğüslerini emdikçe Nazlı zevk çığlıkları atıyordu. Elim bacak arasında duruyordu hâlâ ve ara ara okşuyordum. Nazlı artık zevkten kıvranmaya başlamıştı. İnlerken ve çığlıklar atarken arada “Aşkım. Harikasın.” Tarzı kelimeler söylüyordu. İnlemeleri artmaya başladı göğüs uçlarını ısırmaya başladığımda. Hafif hafif ısırıyordum canını yakmadan. Nazlı iyice kıvranmaya başlamıştı. Göğüslerini bıraktım ve yavaş yavaş karnına öpücükler kondurarak aşağıya doğru inmeye başladım. Pantolonunun düğmesini açıp yavaş yavaş çekerek çıkarttım. Siyah bir iç çamaşırı giymişti. Onu da tek elimle çekip çıkarttıktan sonra amına yumuldum hemen. Çok iyi yaladığımı söylerdi. Çok zevk aldığını da söylerdi ve zevk aldığını bildiğim için iyice hızlı ve istekli emmeye başlamıştım.Nazlı artık kendisini kontrol edemiyordu resmen. Çığlıklar atmaya başladı, ellerini saçlarımın arasında dolaştırıyordu. Emmeye devam ederken bir anda bıraktım ve tekrardan karnına doğru çıktığımda yine o olay oldu. Kan damlaları bu sefer kötü yerde bırakmıştı kendisini. Nazlı’nın karnına damlamaya başladı. Nazlı ilk başta ter sanıp bakmadı herhalde ama benim duraksadığımı görünce kafasını kaldırıp baktı ve bir çığlık attı. Yüzüne baktım. Nazlı ellerini hemen burnuma götürerek “Aşkım. Hani olmuyordu bunlar artık?” dedi. Hemen kalktı ve kapının kilidini açtı birlikte banyoya geçtik. Burnumu yıkadım ve daha sonra birlikte duşa girdik. Hemen yıkandıktan sonra kıyafetlerimizi giydik tekrardan. Nazlı elimden tutarak “Hiç itiraz istemiyorum doktora gidiyoruz.” Dedi. Ne kadar dil döksem de tabi fayda etmedi ve mecburen doktora gittik. Sıramızı aldık ve beklemeye başladık. Sıra gelince doktorun odasına girdik birlikte. Hastalığımdan bahsettim. Tabii orada yalan söylemezdim ve gerçekleri söyledikçe Nazlı şaşırmaya devam ediyordu. Kanın en son bugün haricinde ne zaman olduğunu sorduğunda 3 gün önce olduğunu söyledim. Nazlı kendini tutamayarak “Neden bana söylemedin?” dedi. Bende “Nazlı bunu dışarıda tartışırız. Yeri değil şimdi.” Dedim. Doktor benden daha sonra birkaç tahlil ve film istedi. Odasından çıktık, önce tahlil için kan tahlil laboratuvarlarına doğru yürürken “Demek ilk geldiğin gün kanadı?” dedi. Bende “Evet.” Diyebildim sadece. Nazlı “Bana söyleyecek miydin?” dedi. Bende “Hayır. Ufak bir kanamaydı sadece.” Dedim. Nazlı kolumdan tutarak kendine çevirdi beni “Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun ya? Ya önemli bir şeyse?” dedi. Bende “Önemli bir şey olduğu kesinleşirse o zaman önemli bir şeymiş gibi davranırım. Ama o zamana kadar beni rahat bırak.” Dedim. Biraz ağır konuştuğumun farkına sonradan vardım. Nazlı’nın gözleri dolmuştu biraz. Kendimden ilk defa nefret etmiştim. Omzuna dokunduğum anda “Demek rahat kalmak istiyorsun?” dedi. Bende “O anlamda demek…” dediğimde “Yürü, hemen şu işleri halledelim.” Dedi lafımı keserek. Bir şey diyemedim ve devam ettik. Önce tahliller yapıldı, sonra da film çekildi ve sonuçlar doktora gönderilecekti. Bizim de başka işimiz kalmadığı için çıktık. Arabaya bindiğimde saçlarını okşamak için elimi uzattığımda “Yürü. Eve bırak beni.” Diyerek kafasını çekti. Sinirliydi bugün o yüzden üstüne gitmek istemiyordum ve arabayı sürmeye başladım. Onların evinin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum. Nazlı yüzüme baktı soğuk bir tavırla ve “Görüşürüz.” Dedi. Arabadan indi öpmeden ve bende arkasından bakakaldım. Kendimi toparlamam biraz uzun sürdü çünkü bu kadarını beklemiyordum. Kalan 4 gün boyunca alışverişlerin hiçbirine gelmedi birkaç neden bularak. Mesaj attım defalarca bir tanesine bile dönmedi. En sonunda otogara gittim. Askerliğimi yaptığım şehre bu sefer otobüsle gitmek istiyordum. Biraz düşünecek, kafamı toparlayacaktım bu sayede. O yüzden uçak yerine otobüsle gitmeyi tercih ettim. Ben bir arkadaşıma uğrayıp öyle otogara geçecektim. Beni uğurlamaya gelecekler ile orada buluşacaktık. Arkadaşıma gittim, biraz oturup sohbet ettikten sonra onunla da vedalaştım ve çantam elimde taksiyle otogara geçtim. Bizimkiler otobüsümün önünde bekliyorlardı. O an tamamen şok oldum. Çünkü gelenler arasında Nazlı yoktu. Gerçekten bu sefer biraz abartmıştı. Ağır bir kelime söylediğimi kabul ediyordum ama bu kadarı da fazla değil miydi? Herkesle vedalaştım. Nazlı’nın babası bana “Nazlı biraz hasta o yüzden gelemedi.” Dedi. Evet, eminim hastadır diye geçirdim içimden ve babasına “Sorun değil.” diyerek bindim otobüse. Duygularım, içimde kalanlar, acılarım ve düşüncelerim ile otobüs yolculuğuna başladım. Evet arkadaşlar herkese merhaba. Uzun bir yazı dizisine başlıyorum. Umarım hep birlikte bu yazı dizisinin sonunu görebiliriz. Hayata dair büyük ders niteliğinde olacak yazı dizim yeri geldiğinde sizi eğlendirecek, yeri geldiğinde güldürecek, yeri geldiğinde şaşırtacak ve yeri geldiğinde de üzecek. Gerçekliği konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Uzun bir dönemi anlatacağım için sizlerden de destek bekliyorum. Yalnız olmadığımı bilirsem daha hırslı yazabilirim. Herkese iyi günler ve iyi okumalar. Konu Why tarafından (16.Eylül.2015 Saat 18:42 ) değiştirilmiştir.

16.Eylül.2015, 21:33	#2
dusau Yeni Üye Üyelik tarihi: 03.Şubat.2014 Mesajlar: 11 Thanks: 17 Thanked 2 Times in 2 Posts	Cevap: Oysaki Yaptığım Her Şey Bizim İçindi! 1. Bölüm güzel, devamını bekliyorum.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)