Üvey Annem Azizeye Aşığım - Serüvenci - Adult Forum - Türkçe Adult - Türk Amatör - Sex Hikayeleri - Türk Amatör Film - Adult-Sex-Arkadaş-Partner

**mindows7** · 04.Şubat.2016, 15:33

Merhaba ben Denizli’den Mahir. 19 yaşında öyle çok da fazla yakışıklı olmayan bir gencim. Annem ben 10 yaşındayken vefat etti. Beni babam büyüttü sayılır. Allah var annemin yokluğunu hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Okumamı da çok istedi ama varlık durumumuz iyi olduğu için ben okumadım. Ancak liseyi bitirdim. Birazda babamdan bahsedeyim size. Babam 45 yaşında bir tekstil fabrikası sahibi bir adamdır. Yukarıda da belirtmiştim yokluk yüzü görmedim bu yüzden. Biraz da para konusunda şımarık yetiştirildim.

Bir akşam babam bana bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Aklım gezmek tozmaktaydı ama biraz üsteleyince dinlemek zorunda kaldım. Babam yalnızlıktan falandan filandan derken bir kadınla tanıştığını onunda kendince gelir durumunun iyi olduğunu ve evlenebileceği dengi bir erkek aradığını söyledi. Önce içerledim doğrusu biraz ama babamı da düşününce daha orta yaşlarda bir adam evlenmek isteğinde haklıydı. Bende evlenmesine razı olduğumu belirttim kendisine.

Birkaç defa kadınla tanışma yemeği derken Azize ablaya bende ısınmıştım doğrusu. Azize abla, tesettürlü, 42 yaşında 160 – 165 boylarında tam balık etli tabir edilen alımlı bir bayandı. Babamı baştan çıkarması çok kolay olmuştur kanımca. Güzel bir kadındı sonuçta.

Azize abla ile kaynaştıkça maddi durumunu da yavaş yavaş öğrenmiştim. Ailesinden kalan bir tane apartmanı ve 2-3 tane daha emlağı vardı. Onların getirisi güzel bir kirası vardı ve onlarla geçiniyordu. Sanırım aileden kalan da biraz miras vardı. Bir defa evlilik yapmış, anlaşmazlık yüzünden bitmiş. Çocuğu falan yokmuş Azize ablanın, zaten 14 yıldır da dul yaşıyormuş.
Bir iki kaynaşma yemeğidir, Azize ablanın bize gelip gitmesidir derken en sonunda evlendiler. Azize abla da bize yerleşti. İlk günler evde babam ve benden başka birisinin varlığını yadırgamıştım. Ama kadıncağızı da kırmamak bir hoşnutsuzluk yaratmamak için elimden geldikçe Azize ablaya nazik ve kibar davranmaya çalışıyordum.

Bir gün evde kahvaltımızı yaparken Azize abla “Mahir sana bir şey diyeceğim” dedi. Bende “Buyur abla” dedim. “Abla kelimesi ile ilgili zaten” dedi ve devamında “Bak belki senin için zordur ama bana anne dersen çok sevinirim” dedi. Bir an duraksadım, anne lafı bana yıllardır uzak kalan bir kelimeydi. Anneanne, babaanne bunlar kolay sözcüklerdi lugatımda ama anne kelimesini kullanmayalı o kadar çok olmuştum ki! Azize ablanın bana yakın davranması ve en önemlisi babamın hatırına “Neden olmasın söylerim tabi ki abla” dedim, sonra sözümün devamında “Pardon anne” dedim. Bir anda Azize annem ve babamın yüzünde güller açmıştı. Sanırım benim ona hitap şeklimi en zor sınav olarak görüyorlardı kendilerince. Lafı uzatmayayım günler günleri kovaladıkça üvey annemle daha da kaynaştık, daha da samimi olduk. Özellikle babam iş bağlantıları için bir iki günlüğüne il dışına çıktığında beraber alışverişe çıkıyor, beraber geziyorduk. Hatta babam bize kankiler nasılsınız bakalım diye lakap takarak hitap ediyordu. Samimiyet boyutumuz o kadar artmıştı anlayacağınız.

Babam iki haftalığına İstanbul’a gittiği bir gün dışarda dolaştıktan sonra eve geldim. Evde kimse yok gibiydi. Sessizlik vardı. Sonra banyodan su seslerinin geldiğini duydum. Sanırım Azize annem duş alıyordu. Ben salonda gazeteleri okumaya dalmıştım. Onun çıktığını kapı sesini bile duymamışım. Salona gelip birden “Ay” diye bağırması ile sesin geldiği yöne döndüm. Azize annemin üzerinde bir bornoz vardı. Siyah uzun saçları bornozunun üzerine dökülmüştü. Göğüsleri bornozdan taşıyor bembeyaz ve hafif tombul bacakları insanı kendinden alıyordu. Öylece bir an onu süzmek zorunda kaldım “hayırdır anne neden bağırdın”, Azize annem kendisini toparlayıp sağını solunu saklamaya çalışarak “Oğlum bir anda seni görünce öyle bağırıverdim, korktum. Dur hele üzerimi değişip geleyim. İlahi Mahir insan bir ses verir” diyerek odasına doğru gitti. Sadece “Pardon anne özür dilerim” demek zorunda kaldım arkasından bağırarak. Bir süre sonra Azize annem giyinip geldi yanıma. Hararetli hararetli beni bir anda görünce nasıl korktuğunu falan anlatıyor bense onun banyodan çıkmış o halini tekrar tekrar hayal ederek gözlerine bakıyordum. Öylece dalıp gitmişim. Bir ara “Oğlum oğlum nen var, öylece daldın gittin” sesiyle kendime geldim Azize annemin. “Bir şeyim yok anneciğim dalmışım öyle” demek zorunda kaldım.

O günden sonra artık Azize annemi süzer olmuştum. Kahvaltı masasını toplarken onun kalçalarını izliyor, temizlik yaptığı zamanlarda vereceği frikikleri dört gözle bekliyordum. Gittikçe Azize anneme karşı bir şehvet kaplıyordu içimi. Gece olunca onu aklımdan çıkaramıyor öbür taraftan da “Mal adam, annen o senin saçmalama, hiç yoktan babanın karısı git düşleyecek bir sürü kız var onlarla aklını yor” diyordum kendime. Sabah duşa girdim, çıkarken Azize annemin kirli sepetindeki pembe dantelli tangasını görünce onu alıp kokladım. Aman Allahım neler yapıyordum ben diye düşündüm ama şehvetime engel olamadım. Gece de koklayıp otuzbir çekerim düşüncesiyle bornozumun cebine sonra da odam da yastığımın altına koydum. O gün yine evden fazla ayrılmayıp bol bol Azize annemin frikiklerini bekledim. Tombul memeleri aşağıya sarktığı zaman giydiği bluzunun çatalından görünen kısımları bile iştahımı kabartıyordu. Kendimi engellemeye çalıştıkça onunla birlikte olma isteğim kabarıyordu. Gece odama kapadım erkenden. Yastığımın altındaki tangayı alıp koklaya koklaya otuzbir çektim. O gece defalarca yaptım bunu. O parfümle karışık kadınlık kokusu beni baştan alıyordu.

Olayların başlangıcı ve en büyük hatam ise, o tangayı yastığımın altında tutmak oldu. Ertesi gün eve geldiğimde üvey annemde bana karşı değişik bir tavır ve hareketler vardı. Ne yaptım ne ettiysem doğru dürüst muhabbete giremedim önce. “Hadi ama Azize anne var sende bir şey neden bana karşı böyle tavırlısın, ağız ucuyla cevap veriyorsun” “Çok mu merak ettin” dedi sert bir ifadeyle, “Evet çok merak ettim bana karşı bu tavrını” dedim. “Dur o zaman” diyerek odasına doğru gitti. Geldiğinde ne olduğunu anlamıştım çünkü elinde pembe tangası vardı. “Mahir bir açıklama bekleyeyim mi” dedi. Kalakalmıştım bir şey diyecek durumumda yoktu zaten. Başımı eğdim utancımdan. “Bende öyle düşünmüştüm zaten seni adi sapık” dedi ve ardından bir sürü hakaretler yağdırdı. Ben ona aşık oluyordum o benden nefret ediyordu ve bu kişi üstüne üstlük babamın karısıydı. Utancımdan hiçbir şey söylemeden çıktım gittim dışarı. Gece yarısına kadar barda takıldım. Saat ikiyi geçiyordu eve geldiğimde. Sessizce odama gittim. Sabahta yine sessizce evden kaçtım. Gecesinde de saat ikiyi geçerken eve geldim. Sessizce odama gitmek isterken birden ışıkların yanması ile dona kaldım. Yüzümü bile çeviremiyordum utancımdan. Odama gitmek için hamle yaptığımda Azize annem “Konuşmamız lazım Mahir” dedi. Hiç ses etmedim, doğruca salona yanına doğru yöneldim başımı kaldıramıyordum utancımdan kanepeye öylece oturdum. “Bak üzülme artık yapma böyle. Affettim seni tamam mı? Söylediğim kötü sözler içinde özür dilerim” dedi. O öyle söyleyince moralim birazcık kendine geldi. Ona doğru baktım ama konuşamıyordum yine. “Gençsin o şeyleri ortalıkta bırakmak benim hatam, sende uymuşsun şeytana, boşver hadi takma kafana” dedi. Öylece durdum içimden ne hatası Allah beni kahretsin ben sana aşık oldum diye bağırmak geliyordu ama sadece “Tamam” diyebildim ve kalkıp odama kapandım. Sabah iki günün de yorgunluğu ile saat 10 dan sonra kalktım. Banyoya girip duş aldım ama aklımda yine üvey annem vardı ve onu düşünerek o kokusunu hatırlayarak bir posta otuzbir çektim. Üzerimi giyindiğimde Azize annem salondaydı. Evin kapısına yöneldim. “Çıkıyor musun yoksa” dedi. “Evet çıkıyorum” dedim. “Dur o zaman birlikte çıkalım birkaç mağazaya gideceğim işin yoksa bana eşlik et” dedi. Mecburen bekledim. O hazırdı zaten üzerine pardösüsünü de giydi ve “hadi çıkalım” dedi. O kozmetik mağazalarını ıvır zıvır eşya satan dükkanları dolaşırken ben sessizce eşlik ettim. Aslında onun yanında olmak onun kokusunu hissetmek istiyordu canım. Alışverişi yaptıktan sonra öğle yemeği yedik bir kebapçıda. Sonra eve döndük. O aldığı eşyaları odasına gidip yerleştirirken ben hala mahcup ve alıngan bir tavırla salonda oturuyordum. Geri geldiğinde “hadi ama bitti gitti, ben unuttum bile, babana da bir şey anlatacak değilim gül biraz” dedi. “Babama anlatman umrumda bile değil istersen anlat” dedim. Olaya babamı da karıştırabileceği iması kızdırmıştı beni. “peki derdin ne” “derdim mi derdim ha” dedim kızgın bir şekilde ama devamını getirmeden odama koştum hızla. Öylece bilgisayar başında vakit geçirmek istedim. Ama aklım fikrim hep aynı yerdeydi. Ben üvey anneme aşık olmuştum ve bunu aklımdan çıkaramıyordum. Onun tangasını yastığımın altında bulmasını umursamıyordum aslında benim şu an aklımdaki tek şey üvey annem Azize’ydi. Bir ara kapım çaldı. Sonra içeriye girdi üvey annem. “Ciddi ciddi konuşalım mı seninle” kafamı salladım olur gibisinden. İçeri geldi yatağımın kenarına oturdu. “Bak dediğim gibi o şeyi ortalıkta bırakmak benim suçum sen gençsin daha dikkatli olmalıydım öbür taraftan da sarfettiğim sözler için çok özür dilerim” dedi. “Özür dilemene gerek yok anne asıl ben özür dilerim” “Peki o zaman neden bu halin” “Boşver iyiyim ben” “Hayır değilsin ve bunun sebebini bilmek istiyorum” Sustum öylece… bir süre öylece konuşmadık “Evet seni bekliyorum oğlum” dedi. İçimdeki sesi bir anda bağırarak söylemek zorunda kaldım “Derdim ne biliyormusun çok mu öğrenmek istiyorsun… Seni seviyorum hemde deli gibi. İşte derdim öğrendin mutlumusun” diyerek odadan kaçarcasına çıktım. Montumu aldığım gibi sokakta hızlı hızlı arkamdan biri kovalıyormuşçasına yürümeye başladım. Gece yarısı gibi yine aynı mutsuzluk ve umutsuzlukla eve döndüm. Azize annem salondaydı ama selam vermeden odama geçip yattım. Sabah kalktığımda üzerimi giyinip hemen evden çıkmak istedim ama “kahvaltı hazır gele kahvaltı yapalım” sözü ile irkildim. Ses etmeden mutfağa gittim ve masaya oturdum, Azize annem çayları doldurup hemen yanıma oturdu masada. Sessizce kahvaltı yapıyorduk önceleri böylemiydik.
Birbirimize şaka yapar bol bol muhabbet ederdik. Bunları düşünüyordum yine söze o girdi “Mahir bu düşüncelerin yanlış biliyorsun değil mi” ses vermedim. “Lütfen konuş benimle” dedi. Yine susacaktım ama nereye kadar susmam gerekiyordu ki. “Biliyorum yanlış ama gel de onu buraya dinlet” dedim elimi kalbime koyarak. Bir şey diyemedi. “Peki ne olacak böyle bana aşık olduğunu söylüyorsun ama biliyorsun ki ben babanın karısıyım” dedi, “Biliyorum farkındayım ve bu yüzden lanet ediyorum kendime zaten” dedim. Sonra “Susuyorum anne, içimde boğuluyorum senin sevginden ama susuyorum bilmiyorum nereye kadar devam edebileceğim. En iyisi gitmek, babam gelince ayrı bir eve geçmek istediğimi söyleyeceğim” dedim. “Gitmek zorundamısın” “Evet çünkü bu sevgi gittikçe bir saplantı oluyor bu işin sonu hem sana hem bana zarar” “Sen gidersen ben ne yapacağım” “Nasıl yani neden ki” “Bu eve geldim geleli arkadaşım sırdaşım sendin ve hala sensin. Babana baksana 2 gün var bir hafta yok. Üç gün var bir ay yok. Sende olmasan boğulurum bu evde tek başıma” “Bende seninle vakit geçirmeyi istiyorum ama artık durmam imkansız senin yanında anne” dedim. Öylece kahvaltımızı bitirdik. O da benim gibi durgundu. Sonra kalkıp gittim evden. Gece döndüğümde öylece salondaydı. Yine seslenmek istemedim uzaklaşmak istiyordum ondan ama sanki hıçkırıyor gibi sesler gelince salona gittim. “Merhaba” dedim ve yaklaştığımda gözlerini ne kadar silmeye çalışsa da akan rimellerinden ağladığı belliydi. “Bir sorun mu var” diyerek yanına oturdum, ses yoktu hala üvey annemden. “Babam mı bir şey dedi yoksa” dedim. Başını salladı hayır der gibi. Bir süre sonra birden bana sarılıp “Gitme bu evden ne olur, tek başıma ne yapacağım ben. Mahir ne olur gitme” dedi. “Peki Azize anne ama ya böyle ne olacak” “Ne bileyim ama gitme işte, gitme bu evden” “Tamam gitmeyeceğim ama sende ağlama dayanamıyorum” dedim başını elimle kaldırıp gözyaşlarını sildim diğer elimle. Bir elim çenesinin altında ıslak gözleriyle onu seyrettim bir süreliğine sonra nasıl oldu anlamadım ve dudaklarımı yaklaştırıp o bal dudaklarına bir öpücük kondurdum. Utanarak geri çekildim sonra “Özür dilerim işte bu nedenle gitmek istiyorum ben” dedim. Öylece bir süre durdu. Elini elimin üzerine koyup elimin üzerinden parmaklarını parmak aralarıma geçirerek bana doğru baktı. “Çok mu seviyorsun beni” “Ne yazık ki evet” diyebildim. Diğer eliyle başımı tutup kendine çekti ve dudaklarımdan uzun uzun öptü. Şaşırmış kalmıştım. “Senin gibi bir gencin sevgisini hangi kadın redde bilir nereye kadar direnebilir ki” dedi. “Nedense sen gideceğim derken içimde müthiş bir boşluk oluştu. Meğer ben seni eğlence kaynağı olarak görürken sevdiğimi görmemişim hep. Eşimin oğlusun, akşama kadar düşündüm bunu ama bende engel olmayacağım kendime. Sonu ne olursa olsun nereye kadar sürerse sürsün. Hiç bir şey umurumda değil ama sen gitme, benimle kal” dedi. Öylece kalakaldım. Dilim damağım tutuldu, arzuladığım kadın yelkenleri indirmiş teslim olmuştu ama şimdi ben lal olmuştum öylece duruyordum “Peki gitmem” diyebildim sadece. “Harika” diyerek boynuma sarıldı. Sıkı sıkıya sarıyordu beni kendine. Sonra yavaşça çözüldü elleri boynumdan keşke sonsuza kadar öyle sarsaydı beni, bende kokusunu sonsuza kadar içime çekebilseydim…

Öylece salonda oturup kaldık. Sessiz sedasız tv izliyorduk. Zaman o kadar ilerlemişti ki saat 1 olmuştu. Konuşmuyorduk ama mutluyduk. Sonuçta ikimizde aynı şeyin farkına varmıştık, birbirimizi seviyorduk. En sonunda “ben yatıyorum” diyebildim, “bende yatayım bari saat kaç ki” dedi. “saat biri geçmiş” “Aaaa olmuş mu o kadar” “Evet olmuş ya” “O zaman yatmak lazım” dedi be ilk o ayağa kalkıp odasına gitti. Bende ışıkları kapatıp odama geçtim. Yatağa uzandım öylece ama uyumak ne mümkün. Kaçtı gitti uykum. Mutluluktan uçuyordum bir tarafta bir taraftan da babamı düşünüyordum. Şu an Azize annemle birbirimize sevgimizi ilan etmek bile babama ihanet gibiydi. Offf ne olacaktı bu işin sonu diye kafa yoruyordum. Birden kapımın çalması ile kendime geldim. “Müsaitim” dedim, yavaşça kapı açıldı, Azize annem içeri geldi ve yatağımın kenarına oturup “Uyuyamadım” dedi, “Bende uyuyamadım” diyerek doğruldum, yan yana oturuyorduk öylece. Sonra Azize annem bana dönüp dudaklarını bana doğru yaklaştırdı. Bende ona hafif bir şekilde yöneldim. Dudaklarımız birbirine kenetlendiğinde ellerimiz de bedenlerimize dolanmıştı istemsizce. Birbirimizi okşuyor ve dillerimiz ağzımızda dans ediyordu birlikte. Uzun uzun öpüştük üvey annemle. Sonra birbirimize bakıp yine dudaklarımız birleştiğinde yatağa yan olarak devrildik. Öpüşmelerimizin şiddeti artarken birbirimizin elleri vücutlarımızı tanıma çabası içinde pervasızca dolaşıyordu bedenlerimizde. Ona doğru baktığımda gözlerini kapatmış zevk denizlerinde yüzüyordu. Ellerimi yavaşça tuniğinin altından kalçalarına doğru kaydırdım. Götünü okşayıp sıkmaya başladım tüm kalçalarını saran taytının üzerinden. Diğer elimde göğüslerine kaymış durumdaydı. Ohhh ne harikaydı üvey annem kollarımda kendini tamamen bana teslim etmiş. Canım Azizem aşkım…

Ne kadar devam ettik bilmiyorum. Daha sonra üvey annemin tuniğini alttan tutup çıkarmak istedim acemice. Beceremedim önce ama onun yardımlarıyla çıkardım tuniğini, sonra elimi taytının üstten kenarlarına kaydırdım ve aşağıya doğru çektim yavaş yavaş. Ayaklarının ucundan taytını tamamen çıkarıp aldıktan sonra ayak parmaklarından baldırlarına kadar yavaş yavaş öpücükler kondurarak yukarılara doğru çıkmaya başladım. Ellerim bembeyaz teninde dolaşıyor onun sıcaklığı beni daha da mest ediyordu. Kasıklarına kadar geldim hafifçe elimi külotunun kenarından tutup onu da nazikçe ayırdım üvey annemin bedeninden. Şöyle bir baktığımda aman tanrım ne güzel birşeydi Azize annem. kasıklarına bir iki öpücük kondurduktan sonra kılları yeni yeni çıkmaya başlamış amcığına dudaklarım değdi. Önce amının o parfüm ve kadınsılıkla karışık kokusunu içime çektim sonra da yavaşça dilimi yarığının içine sokup yalamaya başladım. Ohhh harika bir duyguydu.
Arzuladığım o muhteşem kadın şu an kadınlığını ağzıma sunmuş derin derin inliyordu. Ben yalamaya devam ettikçe üvey annemin inlemeleri de artıyordu. “Harikasın” diye bir cümle çıktı inleyerek ağzından. Ben artık amının derinliklerine dilimi sokarak Azize annemin amının sularını içe içe yalamaya dillemeye devam ediyordum. Azize annem ellerini başıma iyice bastırıp kısık kısık inleyerek orgazm olmaya başladığında bende onun amından akan sıvıları ziyan etmeden emmek gayretindeydim. Onun orgazmı bitip rahatladığında biraz daha yukarı çıkıp göbeğini ordan yukarılara çıkıp sütyeninden kurtardığım memelerine yumuldum. Artık üvey annem tamamen soyunmuş vaziyette çırılçıplak altımdaydı. Bir tek baş örtüsü kalmıştı üzerinde. Memelerinin uçlarını dişlerimin arasına alıp ısıra ısıra emiyor ellerimle de vücudunu okşuyordum. Üvey annem beni tamamen sarmalamış istemsizce beni okşuyordu. Böylece sevişmemiz saatlerce sürdü inanın.

Yatağımda hala yan yatmış vaziyetteydik, üvey annemin üzerinden doğrulup ayağa kalktığımda bacakları yataktan sarkmış haldeki balık etli bembeyaz muhteşem vücudunu seyretmek her şeye değerdi. Öylece seyrederken üvey annem doğruldu tam önümde oturur vaziyette pantolonumu aşağıya doğru indirdi sonra elini boxerımın içine atıp aletimi okşamaya başladı ve onu da sıyırıp sikimi eliyle okşaya okşaya beni kendine yaklaştırdı ve sıcacık dudaklarının arasına aldı. Ohhh o kadar muhteşem emiyordu ki yarağımı gözlerimi kapatmış dudaklarımı ısıra ısıra zevkini çıkarıyordum. Birkaç dakika sikimi vakumladıktan sonra yatağa uzandı Azize annem, yatışındaki daveti anlamamak imkansızdı zaten bende yavaşça üzerine uzanıp gözlerinin içine baktım. Eliyle sikimi amının deliğine denkleyip “Hadi oğlum işte istediğin şey” dedi “Sen istemiyormusun yoksa” dedim. “Şu an bu dünyadaki herşeyden daha çok” diyerek kalçalarımdan eliyle baskı uygulayarak kendine doğru çekti beni. Sikim amının içinde yavaş yavaş ilerleyerek kasıklarımız birleşene kadar devam ettik. Gözlerinin içine bakıp “Aşkım benim” dedim. “Oğlum, erkeğim, aşkım… hadi sik artık beni, kuduruyorum altında” “Peki anneciğim” diyerek yavaş hareketlerle içine girip çıkmaya başladım. Ohhhh yaşına göre daracık amı vardı ve fırın gibi sıcacıktı. Olayın zevkine kendimi kaptırdıkça yüklenmelerimin ve hareketlerimin de şiddeti artmaya başladı. Öyle seri bir sikiş pozisyonuna geçmiştim ki üvey annem altımda çığlıklar ata ata inliyor “daha hızlı, daha hızlı” “hadi sik anneni, daha sert sik bu orospuyu” gibi beni delirtecek sözler söylüyordu. İkimizde terden sırılsıklam olmuştuk. Vücudumuz temas ettikçe terlerimizden tenimiz birbirine yapışıyor gibi oluyordu. 10 dakika kadar üvey annemi sert sert siktim ve boşalma vaktim geliyordu. “Anne gelicem galba” dediğimde annem bacaklarını belime iyice dolayıp “İçime… içime akıt döllerini” dedi kısık bir sesle. Bir iki hareket sonra kasıklarımı kasıklarına birleştirerek içine tohumlarımı attırmaya başladım. Sikim içinde ritimli bir şekilde ata ata tohumlarımla amını yıkarken üvey annem yine orgazma ulaşmıştı. İkimizin de boşalması bitince öylece üzerine uzanıp kaldım. Üvey annem sırtımı hafif hafif okşarken “Bu zevk için teşekkür ederim oğlum” dedi. Yavaşça göğsündeki başımı kaldırıp “Azize anne ben teşekkür ederim asıl” dedim. “Şu an dünyanın en mutlu insanıyım” “Bende anne bende” öylece bir süre kaldık. Daha sonra üvey annemin elini sikime atmasından canının sikimi istediğini anladım. Hafif hafif ellerinin arasında sikimi okşamaya başladı. Bende elimi göğüslerine attım ve onları okşamaya başladım. Bir süre sonra artık sikim şaha kalkmış vaziyetteydi üvey annemin üzerine uzandım yine yavaş yavaş ve sikim amının yarığına sürtünürken öpüşmeye başladık. Aç kurtlar gibi birbirimizin dudaklarını kemiriyorduk, ellerim vücudunda geziniyor üvey annemse sırtımı tırmalıyordu resmen. Sikim amının yarığına sürtündükçe onun altımda kıvrılmaları da artmaya başladı. Bir süre böyle devam ettik en sonunda üvey annem “sok şu sikini artık amıma dayanamıyorum kudurdum iyice” dedi. Elimi sikime atıp hizalayarak yavaşça içine girdim. Bacaklarını kollarımın arasına alıp gidip gelmeye başladım amının içinde. Azize annemin çok güzel sıcak ve daracık amcığı vardı. “Ohhhh daracık amcığın çok güzel” dedim, “Hımmm evet kalın sikinle del onu, sik bu fahişeyi” “Ohhhh sikmez olurmuyum hiç, sen sikilmeyecek kadınmısın” “Sik evet sik beni, orospun yap anneni” “Ohhh Azizem seni öyle bir sikeceğim ki yerinden doğrulamayacaksın” “Hımmmm sik evet sik beni Mahirim öyle sik ki kendimden geçeyim ımhhhhhh” sert şekilde içine pompalamaya başladım. Azize annem yine çığlıklar inlemeler eşliğinde “Oğlummmm harikasın ohhhhh” diye inleyerek orgazm oldu. O orgazma ulaşınca bende hareketlerimi biraz yavaşlattım. Bacaklarının gevşediğini kollarıma yaptığı baskından anlayabiliyordum, kollarımda yoruluyordu yavaş yavaş ve bacaklarını serbest bırakarak onu sikmeye devam ettim. Az önce sırtımı tırnaklarıyla tırmalayan kadın şimdi yavaş hareketlerle göğsümü okşuyordu. “Erkeğim” dedi, “Kadınım benim” diyerek cevap verdim, “Yılların özlemini giderdim seninle” dedi, şaşırmıştım acaba babamla hiç seks yapmamışlarmıydı “Nasıl yani” dedim. “Nasıl olacak 14 yıldır dulum ben” dedi, “Ya onu biliyorum da babamla” dedim kaldım “Hayır onunla hiç yapmadık seks, sadece yatak arkadaşıyız” “Nasıl yani siz evlisiniz ama” “Evet evliyiz ama hiç ilişkimiz olmadı” “Değişik bir durum” “Boş ver hem de çok değişik” “Anlat hadi anne” “Yaaa şöyle diyeyim sana babanın bir rahatsızlığı var evlenmeden öncesinden de biliyordum onun şeyi işlevsiz” birden suratımın ifadesi değişti, beynimden vurulmuş gibiydim babamın iktidarsızlığı vardı ve bunu evlenmeden önce üvey annem de öğrenmişti. “Gerçekten çok değişikmiş” “Evet erkeğim sana anlatmak istemezdim ama artık sen de öğrendin” “O zaman senin yıllar sonra ilk erkeğin ben mi oluyorum” “Ne mutlu bana ki sensin, üvey oğlumdun şimdi de sahibimsin” yavaşça içinde git gele devam ederken yine sorular soruyordum “Gerçekten o kadar yıl kimse ile birlikte olmadın mı” “Gerçekten ilk kocamdan sonra ki ilk erkeğim sensin daha önce hiç kimse olmadı” birden gururum okşanmış gibi hissettim kendimi ve dinlenmişliğin verdiği kuvvetle hırsla amına köklemeye başladım üvey annemin. Altımda “ımhh, ımhh işte böyle. Amımın hakkını ver, çok güzel. Sik analığını erkeğim, doyur yarağına beni” “Nasıl sikmem ben bu amı, daracık yıllardır yarak görmemiş am sikilmez mi” “ımhhhhh sik erkeğim sik. Her yerimden sik” elimle belinden sıkıca tutup öyle seri şekilde gidip gelmeye başladım. O kadar çok terlemiştim ki tam son hamlelerime yaklaştığımda üvey annem bacaklarıyla beni sarıp boşlamaya başlayınca bende amının sikimi sıkmasına dayanamayıp son bir yüklenme ile amına fışkırmaya başladım. Öyle yorulmuştum ki üvey annemin üzerine “Aşkımmmmm” diyerek yığılıp kaldım. O gece benim yatağımda birbirimize sarmaş dolaş uyuyup kaldık.

Üvey annemle hala ilişkim devam ediyor ve sanırım babam da her şeyin farkında ama ses çıkarmıyor. Baban nerden biliyor diyeceksiniz belli etmiyor itirafta etmiyor ama Azize annemle evde canımlı cicimli konuşmalarımız hatta cilveleşmelerimiz bile birşeyler anlamasına yetiyordur. En önemlisi de artık haftalık olan iş seyahatleri aylığı döndü ve eve geldiğinde de bir hafta ya duruyor ya durmuyor. Ne olursa olsun üvey annem de ben de birbirimize tutkuyla aşığız. Babam bilse ne yazar bilmese ne yazar sikemediği bir kadını elin oğlu sikse daha mı iyi hiç olmazsa kendi kanından birisi karısına sahip çıkıyor.

04.Şubat.2016, 15:33	#1
mindows7 Sevilen Üye Üyelik tarihi: 08.Ocak.2015 Yaş: 43 Mesajlar: 71 Thanks: 41 Thanked 182 Times in 57 Posts	Üvey Annem Azizeye Aşığım Merhaba ben Denizli’den Mahir. 19 yaşında öyle çok da fazla yakışıklı olmayan bir gencim. Annem ben 10 yaşındayken vefat etti. Beni babam büyüttü sayılır. Allah var annemin yokluğunu hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Okumamı da çok istedi ama varlık durumumuz iyi olduğu için ben okumadım. Ancak liseyi bitirdim. Birazda babamdan bahsedeyim size. Babam 45 yaşında bir tekstil fabrikası sahibi bir adamdır. Yukarıda da belirtmiştim yokluk yüzü görmedim bu yüzden. Biraz da para konusunda şımarık yetiştirildim. Bir akşam babam bana bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Aklım gezmek tozmaktaydı ama biraz üsteleyince dinlemek zorunda kaldım. Babam yalnızlıktan falandan filandan derken bir kadınla tanıştığını onunda kendince gelir durumunun iyi olduğunu ve evlenebileceği dengi bir erkek aradığını söyledi. Önce içerledim doğrusu biraz ama babamı da düşününce daha orta yaşlarda bir adam evlenmek isteğinde haklıydı. Bende evlenmesine razı olduğumu belirttim kendisine. Birkaç defa kadınla tanışma yemeği derken Azize ablaya bende ısınmıştım doğrusu. Azize abla, tesettürlü, 42 yaşında 160 – 165 boylarında tam balık etli tabir edilen alımlı bir bayandı. Babamı baştan çıkarması çok kolay olmuştur kanımca. Güzel bir kadındı sonuçta. Azize abla ile kaynaştıkça maddi durumunu da yavaş yavaş öğrenmiştim. Ailesinden kalan bir tane apartmanı ve 2-3 tane daha emlağı vardı. Onların getirisi güzel bir kirası vardı ve onlarla geçiniyordu. Sanırım aileden kalan da biraz miras vardı. Bir defa evlilik yapmış, anlaşmazlık yüzünden bitmiş. Çocuğu falan yokmuş Azize ablanın, zaten 14 yıldır da dul yaşıyormuş. Bir iki kaynaşma yemeğidir, Azize ablanın bize gelip gitmesidir derken en sonunda evlendiler. Azize abla da bize yerleşti. İlk günler evde babam ve benden başka birisinin varlığını yadırgamıştım. Ama kadıncağızı da kırmamak bir hoşnutsuzluk yaratmamak için elimden geldikçe Azize ablaya nazik ve kibar davranmaya çalışıyordum. Bir gün evde kahvaltımızı yaparken Azize abla “Mahir sana bir şey diyeceğim” dedi. Bende “Buyur abla” dedim. “Abla kelimesi ile ilgili zaten” dedi ve devamında “Bak belki senin için zordur ama bana anne dersen çok sevinirim” dedi. Bir an duraksadım, anne lafı bana yıllardır uzak kalan bir kelimeydi. Anneanne, babaanne bunlar kolay sözcüklerdi lugatımda ama anne kelimesini kullanmayalı o kadar çok olmuştum ki! Azize ablanın bana yakın davranması ve en önemlisi babamın hatırına “Neden olmasın söylerim tabi ki abla” dedim, sonra sözümün devamında “Pardon anne” dedim. Bir anda Azize annem ve babamın yüzünde güller açmıştı. Sanırım benim ona hitap şeklimi en zor sınav olarak görüyorlardı kendilerince. Lafı uzatmayayım günler günleri kovaladıkça üvey annemle daha da kaynaştık, daha da samimi olduk. Özellikle babam iş bağlantıları için bir iki günlüğüne il dışına çıktığında beraber alışverişe çıkıyor, beraber geziyorduk. Hatta babam bize kankiler nasılsınız bakalım diye lakap takarak hitap ediyordu. Samimiyet boyutumuz o kadar artmıştı anlayacağınız. Babam iki haftalığına İstanbul’a gittiği bir gün dışarda dolaştıktan sonra eve geldim. Evde kimse yok gibiydi. Sessizlik vardı. Sonra banyodan su seslerinin geldiğini duydum. Sanırım Azize annem duş alıyordu. Ben salonda gazeteleri okumaya dalmıştım. Onun çıktığını kapı sesini bile duymamışım. Salona gelip birden “Ay” diye bağırması ile sesin geldiği yöne döndüm. Azize annemin üzerinde bir bornoz vardı. Siyah uzun saçları bornozunun üzerine dökülmüştü. Göğüsleri bornozdan taşıyor bembeyaz ve hafif tombul bacakları insanı kendinden alıyordu. Öylece bir an onu süzmek zorunda kaldım “hayırdır anne neden bağırdın”, Azize annem kendisini toparlayıp sağını solunu saklamaya çalışarak “Oğlum bir anda seni görünce öyle bağırıverdim, korktum. Dur hele üzerimi değişip geleyim. İlahi Mahir insan bir ses verir” diyerek odasına doğru gitti. Sadece “Pardon anne özür dilerim” demek zorunda kaldım arkasından bağırarak. Bir süre sonra Azize annem giyinip geldi yanıma. Hararetli hararetli beni bir anda görünce nasıl korktuğunu falan anlatıyor bense onun banyodan çıkmış o halini tekrar tekrar hayal ederek gözlerine bakıyordum. Öylece dalıp gitmişim. Bir ara “Oğlum oğlum nen var, öylece daldın gittin” sesiyle kendime geldim Azize annemin. “Bir şeyim yok anneciğim dalmışım öyle” demek zorunda kaldım. O günden sonra artık Azize annemi süzer olmuştum. Kahvaltı masasını toplarken onun kalçalarını izliyor, temizlik yaptığı zamanlarda vereceği frikikleri dört gözle bekliyordum. Gittikçe Azize anneme karşı bir şehvet kaplıyordu içimi. Gece olunca onu aklımdan çıkaramıyor öbür taraftan da “Mal adam, annen o senin saçmalama, hiç yoktan babanın karısı git düşleyecek bir sürü kız var onlarla aklını yor” diyordum kendime. Sabah duşa girdim, çıkarken Azize annemin kirli sepetindeki pembe dantelli tangasını görünce onu alıp kokladım. Aman Allahım neler yapıyordum ben diye düşündüm ama şehvetime engel olamadım. Gece de koklayıp otuzbir çekerim düşüncesiyle bornozumun cebine sonra da odam da yastığımın altına koydum. O gün yine evden fazla ayrılmayıp bol bol Azize annemin frikiklerini bekledim. Tombul memeleri aşağıya sarktığı zaman giydiği bluzunun çatalından görünen kısımları bile iştahımı kabartıyordu. Kendimi engellemeye çalıştıkça onunla birlikte olma isteğim kabarıyordu. Gece odama kapadım erkenden. Yastığımın altındaki tangayı alıp koklaya koklaya otuzbir çektim. O gece defalarca yaptım bunu. O parfümle karışık kadınlık kokusu beni baştan alıyordu. Olayların başlangıcı ve en büyük hatam ise, o tangayı yastığımın altında tutmak oldu. Ertesi gün eve geldiğimde üvey annemde bana karşı değişik bir tavır ve hareketler vardı. Ne yaptım ne ettiysem doğru dürüst muhabbete giremedim önce. “Hadi ama Azize anne var sende bir şey neden bana karşı böyle tavırlısın, ağız ucuyla cevap veriyorsun” “Çok mu merak ettin” dedi sert bir ifadeyle, “Evet çok merak ettim bana karşı bu tavrını” dedim. “Dur o zaman” diyerek odasına doğru gitti. Geldiğinde ne olduğunu anlamıştım çünkü elinde pembe tangası vardı. “Mahir bir açıklama bekleyeyim mi” dedi. Kalakalmıştım bir şey diyecek durumumda yoktu zaten. Başımı eğdim utancımdan. “Bende öyle düşünmüştüm zaten seni adi sapık” dedi ve ardından bir sürü hakaretler yağdırdı. Ben ona aşık oluyordum o benden nefret ediyordu ve bu kişi üstüne üstlük babamın karısıydı. Utancımdan hiçbir şey söylemeden çıktım gittim dışarı. Gece yarısına kadar barda takıldım. Saat ikiyi geçiyordu eve geldiğimde. Sessizce odama gittim. Sabahta yine sessizce evden kaçtım. Gecesinde de saat ikiyi geçerken eve geldim. Sessizce odama gitmek isterken birden ışıkların yanması ile dona kaldım. Yüzümü bile çeviremiyordum utancımdan. Odama gitmek için hamle yaptığımda Azize annem “Konuşmamız lazım Mahir” dedi. Hiç ses etmedim, doğruca salona yanına doğru yöneldim başımı kaldıramıyordum utancımdan kanepeye öylece oturdum. “Bak üzülme artık yapma böyle. Affettim seni tamam mı? Söylediğim kötü sözler içinde özür dilerim” dedi. O öyle söyleyince moralim birazcık kendine geldi. Ona doğru baktım ama konuşamıyordum yine. “Gençsin o şeyleri ortalıkta bırakmak benim hatam, sende uymuşsun şeytana, boşver hadi takma kafana” dedi. Öylece durdum içimden ne hatası Allah beni kahretsin ben sana aşık oldum diye bağırmak geliyordu ama sadece “Tamam” diyebildim ve kalkıp odama kapandım. Sabah iki günün de yorgunluğu ile saat 10 dan sonra kalktım. Banyoya girip duş aldım ama aklımda yine üvey annem vardı ve onu düşünerek o kokusunu hatırlayarak bir posta otuzbir çektim. Üzerimi giyindiğimde Azize annem salondaydı. Evin kapısına yöneldim. “Çıkıyor musun yoksa” dedi. “Evet çıkıyorum” dedim. “Dur o zaman birlikte çıkalım birkaç mağazaya gideceğim işin yoksa bana eşlik et” dedi. Mecburen bekledim. O hazırdı zaten üzerine pardösüsünü de giydi ve “hadi çıkalım” dedi. O kozmetik mağazalarını ıvır zıvır eşya satan dükkanları dolaşırken ben sessizce eşlik ettim. Aslında onun yanında olmak onun kokusunu hissetmek istiyordu canım. Alışverişi yaptıktan sonra öğle yemeği yedik bir kebapçıda. Sonra eve döndük. O aldığı eşyaları odasına gidip yerleştirirken ben hala mahcup ve alıngan bir tavırla salonda oturuyordum. Geri geldiğinde “hadi ama bitti gitti, ben unuttum bile, babana da bir şey anlatacak değilim gül biraz” dedi. “Babama anlatman umrumda bile değil istersen anlat” dedim. Olaya babamı da karıştırabileceği iması kızdırmıştı beni. “peki derdin ne” “derdim mi derdim ha” dedim kızgın bir şekilde ama devamını getirmeden odama koştum hızla. Öylece bilgisayar başında vakit geçirmek istedim. Ama aklım fikrim hep aynı yerdeydi. Ben üvey anneme aşık olmuştum ve bunu aklımdan çıkaramıyordum. Onun tangasını yastığımın altında bulmasını umursamıyordum aslında benim şu an aklımdaki tek şey üvey annem Azize’ydi. Bir ara kapım çaldı. Sonra içeriye girdi üvey annem. “Ciddi ciddi konuşalım mı seninle” kafamı salladım olur gibisinden. İçeri geldi yatağımın kenarına oturdu. “Bak dediğim gibi o şeyi ortalıkta bırakmak benim suçum sen gençsin daha dikkatli olmalıydım öbür taraftan da sarfettiğim sözler için çok özür dilerim” dedi. “Özür dilemene gerek yok anne asıl ben özür dilerim” “Peki o zaman neden bu halin” “Boşver iyiyim ben” “Hayır değilsin ve bunun sebebini bilmek istiyorum” Sustum öylece… bir süre öylece konuşmadık “Evet seni bekliyorum oğlum” dedi. İçimdeki sesi bir anda bağırarak söylemek zorunda kaldım “Derdim ne biliyormusun çok mu öğrenmek istiyorsun… Seni seviyorum hemde deli gibi. İşte derdim öğrendin mutlumusun” diyerek odadan kaçarcasına çıktım. Montumu aldığım gibi sokakta hızlı hızlı arkamdan biri kovalıyormuşçasına yürümeye başladım. Gece yarısı gibi yine aynı mutsuzluk ve umutsuzlukla eve döndüm. Azize annem salondaydı ama selam vermeden odama geçip yattım. Sabah kalktığımda üzerimi giyinip hemen evden çıkmak istedim ama “kahvaltı hazır gele kahvaltı yapalım” sözü ile irkildim. Ses etmeden mutfağa gittim ve masaya oturdum, Azize annem çayları doldurup hemen yanıma oturdu masada. Sessizce kahvaltı yapıyorduk önceleri böylemiydik. Birbirimize şaka yapar bol bol muhabbet ederdik. Bunları düşünüyordum yine söze o girdi “Mahir bu düşüncelerin yanlış biliyorsun değil mi” ses vermedim. “Lütfen konuş benimle” dedi. Yine susacaktım ama nereye kadar susmam gerekiyordu ki. “Biliyorum yanlış ama gel de onu buraya dinlet” dedim elimi kalbime koyarak. Bir şey diyemedi. “Peki ne olacak böyle bana aşık olduğunu söylüyorsun ama biliyorsun ki ben babanın karısıyım” dedi, “Biliyorum farkındayım ve bu yüzden lanet ediyorum kendime zaten” dedim. Sonra “Susuyorum anne, içimde boğuluyorum senin sevginden ama susuyorum bilmiyorum nereye kadar devam edebileceğim. En iyisi gitmek, babam gelince ayrı bir eve geçmek istediğimi söyleyeceğim” dedim. “Gitmek zorundamısın” “Evet çünkü bu sevgi gittikçe bir saplantı oluyor bu işin sonu hem sana hem bana zarar” “Sen gidersen ben ne yapacağım” “Nasıl yani neden ki” “Bu eve geldim geleli arkadaşım sırdaşım sendin ve hala sensin. Babana baksana 2 gün var bir hafta yok. Üç gün var bir ay yok. Sende olmasan boğulurum bu evde tek başıma” “Bende seninle vakit geçirmeyi istiyorum ama artık durmam imkansız senin yanında anne” dedim. Öylece kahvaltımızı bitirdik. O da benim gibi durgundu. Sonra kalkıp gittim evden. Gece döndüğümde öylece salondaydı. Yine seslenmek istemedim uzaklaşmak istiyordum ondan ama sanki hıçkırıyor gibi sesler gelince salona gittim. “Merhaba” dedim ve yaklaştığımda gözlerini ne kadar silmeye çalışsa da akan rimellerinden ağladığı belliydi. “Bir sorun mu var” diyerek yanına oturdum, ses yoktu hala üvey annemden. “Babam mı bir şey dedi yoksa” dedim. Başını salladı hayır der gibi. Bir süre sonra birden bana sarılıp “Gitme bu evden ne olur, tek başıma ne yapacağım ben. Mahir ne olur gitme” dedi. “Peki Azize anne ama ya böyle ne olacak” “Ne bileyim ama gitme işte, gitme bu evden” “Tamam gitmeyeceğim ama sende ağlama dayanamıyorum” dedim başını elimle kaldırıp gözyaşlarını sildim diğer elimle. Bir elim çenesinin altında ıslak gözleriyle onu seyrettim bir süreliğine sonra nasıl oldu anlamadım ve dudaklarımı yaklaştırıp o bal dudaklarına bir öpücük kondurdum. Utanarak geri çekildim sonra “Özür dilerim işte bu nedenle gitmek istiyorum ben” dedim. Öylece bir süre durdu. Elini elimin üzerine koyup elimin üzerinden parmaklarını parmak aralarıma geçirerek bana doğru baktı. “Çok mu seviyorsun beni” “Ne yazık ki evet” diyebildim. Diğer eliyle başımı tutup kendine çekti ve dudaklarımdan uzun uzun öptü. Şaşırmış kalmıştım. “Senin gibi bir gencin sevgisini hangi kadın redde bilir nereye kadar direnebilir ki” dedi. “Nedense sen gideceğim derken içimde müthiş bir boşluk oluştu. Meğer ben seni eğlence kaynağı olarak görürken sevdiğimi görmemişim hep. Eşimin oğlusun, akşama kadar düşündüm bunu ama bende engel olmayacağım kendime. Sonu ne olursa olsun nereye kadar sürerse sürsün. Hiç bir şey umurumda değil ama sen gitme, benimle kal” dedi. Öylece kalakaldım. Dilim damağım tutuldu, arzuladığım kadın yelkenleri indirmiş teslim olmuştu ama şimdi ben lal olmuştum öylece duruyordum “Peki gitmem” diyebildim sadece. “Harika” diyerek boynuma sarıldı. Sıkı sıkıya sarıyordu beni kendine. Sonra yavaşça çözüldü elleri boynumdan keşke sonsuza kadar öyle sarsaydı beni, bende kokusunu sonsuza kadar içime çekebilseydim… Öylece salonda oturup kaldık. Sessiz sedasız tv izliyorduk. Zaman o kadar ilerlemişti ki saat 1 olmuştu. Konuşmuyorduk ama mutluyduk. Sonuçta ikimizde aynı şeyin farkına varmıştık, birbirimizi seviyorduk. En sonunda “ben yatıyorum” diyebildim, “bende yatayım bari saat kaç ki” dedi. “saat biri geçmiş” “Aaaa olmuş mu o kadar” “Evet olmuş ya” “O zaman yatmak lazım” dedi be ilk o ayağa kalkıp odasına gitti. Bende ışıkları kapatıp odama geçtim. Yatağa uzandım öylece ama uyumak ne mümkün. Kaçtı gitti uykum. Mutluluktan uçuyordum bir tarafta bir taraftan da babamı düşünüyordum. Şu an Azize annemle birbirimize sevgimizi ilan etmek bile babama ihanet gibiydi. Offf ne olacaktı bu işin sonu diye kafa yoruyordum. Birden kapımın çalması ile kendime geldim. “Müsaitim” dedim, yavaşça kapı açıldı, Azize annem içeri geldi ve yatağımın kenarına oturup “Uyuyamadım” dedi, “Bende uyuyamadım” diyerek doğruldum, yan yana oturuyorduk öylece. Sonra Azize annem bana dönüp dudaklarını bana doğru yaklaştırdı. Bende ona hafif bir şekilde yöneldim. Dudaklarımız birbirine kenetlendiğinde ellerimiz de bedenlerimize dolanmıştı istemsizce. Birbirimizi okşuyor ve dillerimiz ağzımızda dans ediyordu birlikte. Uzun uzun öpüştük üvey annemle. Sonra birbirimize bakıp yine dudaklarımız birleştiğinde yatağa yan olarak devrildik. Öpüşmelerimizin şiddeti artarken birbirimizin elleri vücutlarımızı tanıma çabası içinde pervasızca dolaşıyordu bedenlerimizde. Ona doğru baktığımda gözlerini kapatmış zevk denizlerinde yüzüyordu. Ellerimi yavaşça tuniğinin altından kalçalarına doğru kaydırdım. Götünü okşayıp sıkmaya başladım tüm kalçalarını saran taytının üzerinden. Diğer elimde göğüslerine kaymış durumdaydı. Ohhh ne harikaydı üvey annem kollarımda kendini tamamen bana teslim etmiş. Canım Azizem aşkım… Ne kadar devam ettik bilmiyorum. Daha sonra üvey annemin tuniğini alttan tutup çıkarmak istedim acemice. Beceremedim önce ama onun yardımlarıyla çıkardım tuniğini, sonra elimi taytının üstten kenarlarına kaydırdım ve aşağıya doğru çektim yavaş yavaş. Ayaklarının ucundan taytını tamamen çıkarıp aldıktan sonra ayak parmaklarından baldırlarına kadar yavaş yavaş öpücükler kondurarak yukarılara doğru çıkmaya başladım. Ellerim bembeyaz teninde dolaşıyor onun sıcaklığı beni daha da mest ediyordu. Kasıklarına kadar geldim hafifçe elimi külotunun kenarından tutup onu da nazikçe ayırdım üvey annemin bedeninden. Şöyle bir baktığımda aman tanrım ne güzel birşeydi Azize annem. kasıklarına bir iki öpücük kondurduktan sonra kılları yeni yeni çıkmaya başlamış amcığına dudaklarım değdi. Önce amının o parfüm ve kadınsılıkla karışık kokusunu içime çektim sonra da yavaşça dilimi yarığının içine sokup yalamaya başladım. Ohhh harika bir duyguydu. Arzuladığım o muhteşem kadın şu an kadınlığını ağzıma sunmuş derin derin inliyordu. Ben yalamaya devam ettikçe üvey annemin inlemeleri de artıyordu. “Harikasın” diye bir cümle çıktı inleyerek ağzından. Ben artık amının derinliklerine dilimi sokarak Azize annemin amının sularını içe içe yalamaya dillemeye devam ediyordum. Azize annem ellerini başıma iyice bastırıp kısık kısık inleyerek orgazm olmaya başladığında bende onun amından akan sıvıları ziyan etmeden emmek gayretindeydim. Onun orgazmı bitip rahatladığında biraz daha yukarı çıkıp göbeğini ordan yukarılara çıkıp sütyeninden kurtardığım memelerine yumuldum. Artık üvey annem tamamen soyunmuş vaziyette çırılçıplak altımdaydı. Bir tek baş örtüsü kalmıştı üzerinde. Memelerinin uçlarını dişlerimin arasına alıp ısıra ısıra emiyor ellerimle de vücudunu okşuyordum. Üvey annem beni tamamen sarmalamış istemsizce beni okşuyordu. Böylece sevişmemiz saatlerce sürdü inanın. Yatağımda hala yan yatmış vaziyetteydik, üvey annemin üzerinden doğrulup ayağa kalktığımda bacakları yataktan sarkmış haldeki balık etli bembeyaz muhteşem vücudunu seyretmek her şeye değerdi. Öylece seyrederken üvey annem doğruldu tam önümde oturur vaziyette pantolonumu aşağıya doğru indirdi sonra elini boxerımın içine atıp aletimi okşamaya başladı ve onu da sıyırıp sikimi eliyle okşaya okşaya beni kendine yaklaştırdı ve sıcacık dudaklarının arasına aldı. Ohhh o kadar muhteşem emiyordu ki yarağımı gözlerimi kapatmış dudaklarımı ısıra ısıra zevkini çıkarıyordum. Birkaç dakika sikimi vakumladıktan sonra yatağa uzandı Azize annem, yatışındaki daveti anlamamak imkansızdı zaten bende yavaşça üzerine uzanıp gözlerinin içine baktım. Eliyle sikimi amının deliğine denkleyip “Hadi oğlum işte istediğin şey” dedi “Sen istemiyormusun yoksa” dedim. “Şu an bu dünyadaki herşeyden daha çok” diyerek kalçalarımdan eliyle baskı uygulayarak kendine doğru çekti beni. Sikim amının içinde yavaş yavaş ilerleyerek kasıklarımız birleşene kadar devam ettik. Gözlerinin içine bakıp “Aşkım benim” dedim. “Oğlum, erkeğim, aşkım… hadi sik artık beni, kuduruyorum altında” “Peki anneciğim” diyerek yavaş hareketlerle içine girip çıkmaya başladım. Ohhhh yaşına göre daracık amı vardı ve fırın gibi sıcacıktı. Olayın zevkine kendimi kaptırdıkça yüklenmelerimin ve hareketlerimin de şiddeti artmaya başladı. Öyle seri bir sikiş pozisyonuna geçmiştim ki üvey annem altımda çığlıklar ata ata inliyor “daha hızlı, daha hızlı” “hadi sik anneni, daha sert sik bu orospuyu” gibi beni delirtecek sözler söylüyordu. İkimizde terden sırılsıklam olmuştuk. Vücudumuz temas ettikçe terlerimizden tenimiz birbirine yapışıyor gibi oluyordu. 10 dakika kadar üvey annemi sert sert siktim ve boşalma vaktim geliyordu. “Anne gelicem galba” dediğimde annem bacaklarını belime iyice dolayıp “İçime… içime akıt döllerini” dedi kısık bir sesle. Bir iki hareket sonra kasıklarımı kasıklarına birleştirerek içine tohumlarımı attırmaya başladım. Sikim içinde ritimli bir şekilde ata ata tohumlarımla amını yıkarken üvey annem yine orgazma ulaşmıştı. İkimizin de boşalması bitince öylece üzerine uzanıp kaldım. Üvey annem sırtımı hafif hafif okşarken “Bu zevk için teşekkür ederim oğlum” dedi. Yavaşça göğsündeki başımı kaldırıp “Azize anne ben teşekkür ederim asıl” dedim. “Şu an dünyanın en mutlu insanıyım” “Bende anne bende” öylece bir süre kaldık. Daha sonra üvey annemin elini sikime atmasından canının sikimi istediğini anladım. Hafif hafif ellerinin arasında sikimi okşamaya başladı. Bende elimi göğüslerine attım ve onları okşamaya başladım. Bir süre sonra artık sikim şaha kalkmış vaziyetteydi üvey annemin üzerine uzandım yine yavaş yavaş ve sikim amının yarığına sürtünürken öpüşmeye başladık. Aç kurtlar gibi birbirimizin dudaklarını kemiriyorduk, ellerim vücudunda geziniyor üvey annemse sırtımı tırmalıyordu resmen. Sikim amının yarığına sürtündükçe onun altımda kıvrılmaları da artmaya başladı. Bir süre böyle devam ettik en sonunda üvey annem “sok şu sikini artık amıma dayanamıyorum kudurdum iyice” dedi. Elimi sikime atıp hizalayarak yavaşça içine girdim. Bacaklarını kollarımın arasına alıp gidip gelmeye başladım amının içinde. Azize annemin çok güzel sıcak ve daracık amcığı vardı. “Ohhhh daracık amcığın çok güzel” dedim, “Hımmm evet kalın sikinle del onu, sik bu fahişeyi” “Ohhhh sikmez olurmuyum hiç, sen sikilmeyecek kadınmısın” “Sik evet sik beni, orospun yap anneni” “Ohhh Azizem seni öyle bir sikeceğim ki yerinden doğrulamayacaksın” “Hımmmm sik evet sik beni Mahirim öyle sik ki kendimden geçeyim ımhhhhhh” sert şekilde içine pompalamaya başladım. Azize annem yine çığlıklar inlemeler eşliğinde “Oğlummmm harikasın ohhhhh” diye inleyerek orgazm oldu. O orgazma ulaşınca bende hareketlerimi biraz yavaşlattım. Bacaklarının gevşediğini kollarıma yaptığı baskından anlayabiliyordum, kollarımda yoruluyordu yavaş yavaş ve bacaklarını serbest bırakarak onu sikmeye devam ettim. Az önce sırtımı tırnaklarıyla tırmalayan kadın şimdi yavaş hareketlerle göğsümü okşuyordu. “Erkeğim” dedi, “Kadınım benim” diyerek cevap verdim, “Yılların özlemini giderdim seninle” dedi, şaşırmıştım acaba babamla hiç seks yapmamışlarmıydı “Nasıl yani” dedim. “Nasıl olacak 14 yıldır dulum ben” dedi, “Ya onu biliyorum da babamla” dedim kaldım “Hayır onunla hiç yapmadık seks, sadece yatak arkadaşıyız” “Nasıl yani siz evlisiniz ama” “Evet evliyiz ama hiç ilişkimiz olmadı” “Değişik bir durum” “Boş ver hem de çok değişik” “Anlat hadi anne” “Yaaa şöyle diyeyim sana babanın bir rahatsızlığı var evlenmeden öncesinden de biliyordum onun şeyi işlevsiz” birden suratımın ifadesi değişti, beynimden vurulmuş gibiydim babamın iktidarsızlığı vardı ve bunu evlenmeden önce üvey annem de öğrenmişti. “Gerçekten çok değişikmiş” “Evet erkeğim sana anlatmak istemezdim ama artık sen de öğrendin” “O zaman senin yıllar sonra ilk erkeğin ben mi oluyorum” “Ne mutlu bana ki sensin, üvey oğlumdun şimdi de sahibimsin” yavaşça içinde git gele devam ederken yine sorular soruyordum “Gerçekten o kadar yıl kimse ile birlikte olmadın mı” “Gerçekten ilk kocamdan sonra ki ilk erkeğim sensin daha önce hiç kimse olmadı” birden gururum okşanmış gibi hissettim kendimi ve dinlenmişliğin verdiği kuvvetle hırsla amına köklemeye başladım üvey annemin. Altımda “ımhh, ımhh işte böyle. Amımın hakkını ver, çok güzel. Sik analığını erkeğim, doyur yarağına beni” “Nasıl sikmem ben bu amı, daracık yıllardır yarak görmemiş am sikilmez mi” “ımhhhhh sik erkeğim sik. Her yerimden sik” elimle belinden sıkıca tutup öyle seri şekilde gidip gelmeye başladım. O kadar çok terlemiştim ki tam son hamlelerime yaklaştığımda üvey annem bacaklarıyla beni sarıp boşlamaya başlayınca bende amının sikimi sıkmasına dayanamayıp son bir yüklenme ile amına fışkırmaya başladım. Öyle yorulmuştum ki üvey annemin üzerine “Aşkımmmmm” diyerek yığılıp kaldım. O gece benim yatağımda birbirimize sarmaş dolaş uyuyup kaldık. Üvey annemle hala ilişkim devam ediyor ve sanırım babam da her şeyin farkında ama ses çıkarmıyor. Baban nerden biliyor diyeceksiniz belli etmiyor itirafta etmiyor ama Azize annemle evde canımlı cicimli konuşmalarımız hatta cilveleşmelerimiz bile birşeyler anlamasına yetiyordur. En önemlisi de artık haftalık olan iş seyahatleri aylığı döndü ve eve geldiğinde de bir hafta ya duruyor ya durmuyor. Ne olursa olsun üvey annem de ben de birbirimize tutkuyla aşığız. Babam bilse ne yazar bilmese ne yazar sikemediği bir kadını elin oğlu sikse daha mı iyi hiç olmazsa kendi kanından birisi karısına sahip çıkıyor.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)